HİNDİSTAN’DA RADARLARIMIZA Mr. DARCY TAKILDI! [IPKKND]

Öncelikle, rica edeceğim sakin olunuz! Ağlarımıza bir adet Mr. Darcy takıldığı doğrudur; lakin bu “yeni keşfi” açıklamaya başlamadan önce, ‘söz konusu olan Darcy’nin, başlıktan da anlaşılacağı üzere, Kuzey Denizi sularında değil de Umman Denizi dolaylarında keşfedildiğini’ belirtmek istiyorum… Yani mesele şudur ki; bu Darcy İngiliz değil, Hintli. Bu sebeple, eğer birazdan bahsedeceğim şekilde ırkçı sayılabilecek önyargılarınız varsa şimdiden geçmiş olsun… 

Maalesef, “Mr. Darcy nedir, kime denir? bölümü”ne kadar gerilere gidemeyeceğim. Mr. Darcy denilince duruluveren, Aşk ve Gurur denilince dikkat kesilen, Elizabeth denilince istemsizce gülümseyen, Jane Austen denilince kaleme sarılası gelen kişiler hedef kitlemizdir zannımca… Herkesin aşktan anladığı farklıdır tabi ki, ama aşk denilince aklınıza gelenlerden biri de Aşk ve Önyargı (Pride & Prejudice) ise siz de bizimle birlikte içeri buyurunuz efendim…

Bu yeni keşfimin izahatına geçmeden önce, kendi histerilerimi kontrol altına alabilmek adına, kısa bir Basın Açıklaması: Çok sevdiğim ‘yapımların’ beğenilmemesine, hunharca-özensizce eleştirilip ziyan edilmelerine tahammül göstermekte zorlanıyorum, üzülüyorum. Kusursuz olduklarından değil de kıyamadığımdan:) En çok da “Aaaay bu muydu yaaaa?!” minvalinde eleştirenler adına üzülüyorum, çünkü küçücük deniz hıyarlarına (Pseudocolochirus sp.) takılı kalıp büyük balıkları kaçırıyorlar bence ama hadi neyse… İşte tüm bu sebeplerden dolayı, ben, bu söz konusu ettiğim keşfi anlatmaya; onu ne kadar sevdiğimi, ona nasıl ayılıp bayıldığımı anlatarak değil de onu eleştirerek başlayacağım. Öncelikle; sevmediğim, gözüme takılan, saçma bulduğum şeyleri anlatacağım… Çünkü savunma vermek istemiyorum. Elbette kusursuz bir yapım değil, biliyoruz! Eğer kusursuzunu bulmuş olsaydım gelip burada anlatmaz, direk Hindistan’a bilet alırdım;)

Başlangıçta rahatsız edici şeylerden bahsedecek olmamın asıl sebebi: Canını seven kaçsın diye! Çünkü tüm işimin gücümün arasında, bitirme tezimin teslim tarihi yaklaşırken, her şeyi askıya alıp, durdurulamaz bir şekilde 4 günde dizinin 240 bölüm kadarını izlemiş biri olarak, insanlık namına, öncelikle herkese bi’ el aman vermek istiyorum… 

Ve başlıyorum…

  Her şey; internette, siyasal gündemden korunacak şekilde, sağa sola salvo atışları yaparak tıngır mıngır gezer iken, Nefertiti‘nin içerikteki yazısını tıklamamla başladı! Yazı, bir Hint dizisi olan Iss Pyaar Ko Kya Naam Doon‘u güzelce izah ediyordu. Yazıda ki vurucu noktayı kestim getirdim  buraya bizzat bak:

nefertiti

398 sayısını görünce tam açtım ağzımı “Yok daha neleer, hem de Hiiint jargonuyla hayatta izlenmez!?!!” diyecektim kiiii maziyi hatırlayarak dilimi ısırıp susuverdim. Zira bundan hepi topu 2-3 yıl kadar önce, ben de ,Kore dizisi izleyenlere “Çekiklerin dizisi izlenir mi beğğh?!!” diyengillerdendim… Sonuç ortada; 100’e yakın Kdrama/Jdrama izlemiş biri yazıyor bu satırları şimdi;)

Shame…

    “Büyük konuşmak, büyük lokma yemek” gibi kavramları içeren veciz sözleri zaten atalarımız evvel zamanlarda yazmış çizmiş; ben şimdi bunları tekrarlamayacağım tabii ki de… Lakin yazıdaki 398 sayısına verdiğim tepkiyi arkadaşa (ikimiz de alışmışız 16~20 bölümlük Kdramalara) yansıttığımda şu diyalog geçiyor aramızda:

Toprak İşçisi: 398!!! Kınamıyorum Allah’ım! Tövbe Allah’ım!

Penny: Ayyyy 398 hayatta dayanılmaaaz!

T.İ.: Allah’ım Penny büyük konuştu Allah’ım ben değiiiiil!   ‘2 dakikada adam satılır’ ;))))

P: Ahahahah yeminle valla büyük konuştum başıma gelmesin! Atlaya atlaya izlerim ki;)

T.İ.: Kahkalarla sana katılıyorum! Di mi yaa, atlaya zıplaya o bile biter ki!

P: “Çekikler çirkin” derken fanları olduktan sonra, valla büyük konuşmayacam bu sefer! Hint hiç sevmeyen, tiplerini itici bulan biri olarak Hint fanı olmak istemiyorum, dayanamam.

     Durum özetle bu iken, bizim buralarda ki kıta sahanlığında hakim olan rüzgarlar “398”in tamamen aleyhinde eser iken, ben dedemin beşiğinde tıngır mıngır sallanır iken, evvel zamanının birinde içime kaçmış olan sazan tohumlarının varlığını bilir iken, ‘tohumların yeşermesine engel olmak mümkün değildir bilirim’ der iken, beklenen teşvik cümlesine gün sonuna doğru ulaşıverdim: “Biraz dizinin youtube videolarına bakayım, durum fan kliplerinden anlaşılır zaten.” Ve kaşınan keçi misali videolara tıkladım… Sonra sahnelerden bi’ sahneyi merak ettim. Daha sonra dizi bölümlerinin 20 dakika olduğunu öğrendim. Daha da sonra “Merak ettiğim sahnenin olduğu bölümü izleyeyim, ne de olsa 20 dakika” dedim. 88. bölüme tıklayarak başladım… Nefertiti’den konuya hakim olduğum için 88. bölümden konuya girmekte sorun yaşamadım; zira baktım ki, zaten tam da bu bölümde başrol olan kız adamı sevdiğine anca uyanıyordu. Öncesi hep kavga kıyamettir diyerek 89,90,91,92… pıtı pıtı fıtı fıtı  ilerlemeye başladım. Lakin aile kısımlarını, yan hikayeleri filan tabii ki izlemiyordum, sadece çiftin beraber olduğu yerleri izliyordum. Amma velakin, gel gör ki çiftimizin olduğu kısımlarda da bi’ tuhaflıklar zinciri vardı ki, bu zincir sadece gözümü değil ağzımı burnumu da tırmaladı duruyordu. Daha önce hiç Hint dizisi izlememiş olsam ‘yahu kültüre yabancıyım ondandır’ diyeceğim ama gel gör ki daha önce de Hint-Amerikan ortak yapımı olan Outsourced dizisini izlemiştim. Yahu Hint filmi desen zaten izliyoruz arkadaşım… Ama biliyorum ki ‘diziler’ kültürleri daha sıkı bir şekilde yansıtıyor. Ben Uzak Doğu dizilerine yabancı olmadığım için, bu yeni ‘dizi kültürü’nü biraz garipsedikten sonra akabinde hızlıca kabullenebildim. İlk kez yabancı kültürden bir dizi izleyecekseniz, sizin kabullenme süreciniz biraz daha uzun olabilir belki, ama bence yılmazsanız değecektir… Gerisi biraz da sizin ırkçı damarınızın kalınlığına kalıyor… Dediğim gibi, önceden ben de dizi-film konusunda hayli ‘ırkçı’ydım… Allah selamet versin diyelim:)

Tuhaflıklar zincirine geçmeden önce:

  • Şu an dizinin 328. bölümündeyim. ♥♥
  • Dizi hakkında yazmak için, diziyi bitirmeyi beklemememin sebebi: Biliyorum ki, beynimin fangirl eğilimli kısmı, izledikçe bütün tuhaflıkları mazur görmeye başlayacak. Fanlığın “dibinin olmadığını” kaç insan üzerinde bizzat görmüş biri olarak; iş işten geçmeden, gözlerime perde inmeden yazmak istedim bunları. Ki geç bile kaldım muhtemelen, zira zehir çoktan kana karıştı zannımca doktor…

Dizi başladığından beri beni kaşındıran şeyler:

  • Çiftimiz bakışmaya başladığı zaman, bu bakışma üç gün filan sürebiliyor. İster zamanın göreliliği kuramının açısından bak, istersen gel benim yanımdan bak! Ekran karşısındaki bana göre, yer yer üç günden bile uzun süren bakışmalar oldu. Hatta 20 dakikalık bir bölümün, 5 gün sürmesine sebep olan zaman kırılmaları oluştu uzayda!

         →Bir de, başlarda, algılayamadığım şey şuydu: “Eee, birbirlerinin içine düştüler niye kimse bi’ şey demiyor?” Çünkü evin  salonunda, herkesin içinde filan bakışıyorlar ama kimse de demiyor ki “hayırdır tüplü dalış mı tüpsüz dalış mı?!” Yani gerçekte,  evin salonu değil de düğün salonu gibi kalabalığın dikkatleri dağıtacağı bir ortamda bile, biriyle gözümü almadan bu kadar  bakışacak olsam,  seksenlik gözleri kataraktlı babanem bile konuya uyanır ben sana söyleyeyim.

Bu uzun süren bakışmalara eşlik eden ‘Rabba ve’ şarkısını da işin içine alarak, fanlar bir caps hazırlamış. Gülümseyerek sunuyorum:

rabba

  • Erkek zengin, çok zengin. Mr. Darcy diyorum ya işte o hesap. Hintli Darcy’miz (Arnav), helikopterlerden inip jetlere binen, konaklarda yaşayan biri olarak yansıtılıyor. Ama gel gör ki, 240 bölüm filan izledim, elemanın toplasan 9-10 kıyafeti anca vardır. Döndürüp döndürüp bunları giyiyor. Bu kıyafet çeşitliliğine spora giderken, uyurken, evde takılırken, işe giderken giydikleri dahil! Biz alışmışız zengin dizilerimizde, bir kere  giyilen kıyafetin bir daha giyilmemesine! Yapımcı firmanın sponsorları mı zayıftır nedir anlamadım ki. Bizde ‘kapıcı kızı Feriha’nın bile gardırobu daha geniştir bununkinden. Adam tek güneş gözlüğüyle diziyi bitirdi yahu, bari evdeki gözlüklerinden sete getireydin   sevgili Darcy… Neyse ki, arada bir bu zengin çocuğunu dövüp üstündekileri yırttılar; bazen de düğün dernek filan oldu da değişik bir şeyler giymiş oldu, gözümün kaşıntısı  rahatladı biraz:)

arnav - Kopya (2)    

  • Kız fakir, çok fakir. Bildiğin Hintli Elizabeth işte… Ama kız (Khushi) geleneksel bir kız. Hiç modern kıyafet giymiyor. Gündelik olarak ‘anarkali’ denilen elbise üstü şal, özel günlerde de ‘saree(sari)’ denilen o bildiğimiz tek parça şaldan oluşan büstiyerli kıyafeti giyiyor. Fiyatlarını bilmiyorum ama kızımız hep renk renkti, aynı kıyafetle dönüp durmadı yani, iyi dikiş bildiğindendir belki:) Buraya kadar sorun yok. Lakin kızın gelenekselliğinin devamı olarak gece yatarken giydiği kıyafetler de gelenekseldi. Ama gördük ki geleneksel uyku kıyafetleri acayip betermiş Hindistan’da. Gündüz dar ve beli göbeği açıkta bırakan şıkır şıkır kıyafetler giyin siz, iş akşam uyumaya geldi mi nerede bir yamalı şalvar var giyinin üstünüze! Ayıptır ya:( Gerçi gördüğümüz kadarıyla, öyle anlaşılıyor ki, genelde üst değiştirmeden uyuyorlar:)

Lakin kız pek sevimli… Keira Knightley’in dili dışarıda gülümseyerek yakalamaya çalıştığı sevimlilikten çok daha iyi bu kız (Sanaya Irani)…

  • Kızın saçları belinin altında. At kuyruğu gibi değil de, Kisra Sarayının sütunları kalınlığında diyebileceğimiz bir gürlükte beline kadar iniyor kızımızın saçları! Makyajı ise her gün aynı koyulukta, aynı ağırlıkta… Ve Khushi, gece olup da o caanım allı morlu kıyafetlerini çıkarıp, üstüne gecelik niyetine çulçaputunu giydikten sonra; o upuzuuuun saçlarını açıp omuzunun üstünden öne doğru aldıktan sonra, tüm makyajıyla birlikte, bir sanat eseri edasıyla yatağına uzanıyor. Sabah olup da güneş doğduğunda; biz, kızın o açık bıraktığı uzun saçlarına dolanıp boğulma tehlikesi atlatmış olabileceğini yada saçlarının karyolanın ayaklarına dolanmış olabileceğini beklerken; kız aynı “sanat eseri” halinin “dinlenmiş” bir formu olarak yatağından doğruluyor. Normalde öyle bi’ makyajla yatılırsa, o yastık kılıfını 3 gün çamaşır suyuna bassan bile açıramazsın. Yani biz de yastığa sanat eseri gibi uzanmasını biliriz, lakin Allah’ın bildiğini kuldan saklamanın alemi yok, biliriz ki o sanat eseri, sabaha,  geniş çaplı bir tuval çalışmasına dönüşecektir…

  • Bu sefer, kültürel bilgimin eksik kaldığını düşündüğüm bir durum söz konusu. Kız büstiyerli, belini göbeğini açıkta bırakan kıyafetler giyiyor, ama o boynundan arkaya doğru attığı (hiçbir yeri örtmeyen) şalı düştüğü yada uçtuğu zaman çıplak kalmış gibi tepki gösteriyor. İlk bölümlerde, şal düşünce (oğlan bile sakınıp direk yere bakınca) ben ‘Ne oldu ki ya, eğilip alsanıza şalı biriniz, yalandan gerilim yapmayın yahu, eğilmek ayıp bir şey mi?!’ zıplamalarıyla izliyordum ama sonra alıştım. Anlaşılan bunlarda şal düştü mü takke görünüyor:)

  • Dizi 2012 yapımı olmasına rağmen, kızın saçlarına arada bir “bizdeki 90ların düğün modasına” uygun bir şekilde maşa atmaları, bende Hindistan’da ki saç trendleri konusunda endişe uyandırdı…

  • Genel anlamda, bütün dizide “iç ses” kavramı çok az kullanılıyor. Herkes tek başınayken yada kalabalıktayken, deli gibi, (bağıra bağıra, uzun uzun, özneli yüklemli, çatılı geçişli, kollu bacaklı cümleler kurarak) kendi kendilerine dertlerini, sırlarını, planlarını, suçlarını, v.b. anlatıyor. Biz oturduğumuz yerden “Aaaabi deli misiniz divane misiniz?!” diye atarlanır iken tabii ki de buradan senariste çok ekmek çıkıyor;)

  • Jalebi denilen o diyarların ünlü bir tatlısı var. Kızımız da, ne zaman gergin hissetse, tedirgin olsa ‘dalgınlıkla’ bu tatlıdan tabiri caizse kazanla pişiriyor. Ama kız sakarlığıyla meşhur…  Ama bu jalebi, bizdeki lokma tatlısı misali, kızgın yağda kızartılıyor. Kızın dizi boyunca kızgın yağla yanmasını bekledim ama hala yanmadı. Dur bakalım daha finallemedik… {Sadistliğimden değil yahu, realistliğimden hep :)}

  • Khushi sakar dedik ama öyle sıradan bir sakar değil. “Yerden 2 santim yükseğe çıksa bile Darcy’nin kucağına düşme” konusunda altın madalya sahibi! Yani öyle sıradan bir beceri sayılamaz bu! Darcy’nin belinin çoktan ortadan ikiye kırılmış olması gerekiyordu bence, ama hala sağlam duruyor adam. Tabii ki de kız oğlanın kucağına düşer de oğlan onu hemen yere bırakır mı?! Kucakta yaşanan uzun bakışmalar… Ee çocuğun beli kesildi, o kadarı da hakkıdır diyorum:) Lakin kızın bu sakarlıklarından Darcy’e dizinin başından sonuna dek çok ekmek çıkıyor çook;)

     

Amma velakin araştırmalar öyle gösteriyor ki, bu ‘düştün-tuttum’ sahnelerini evde denememek gerekiyor:

  • Diziyi izleyenlere yada Hindistan Cumhuriyeti’yle ilgili akademik bilgiye sahip olanlara yöneltmek istediğim bir soru: Bu devlette evlilikler resmi makama bildirilmiyor mu? Evlilik sadece dini ritüellerden mi ibaret? Dizide böyle bir kısım var; spoiler olmaması için açıktan soramıyorum…
  • Hint filmlerinden ve kitaplardan filan, Hint kültüründe aile yapısının aşırı erkek egemen olduğunu biliyordum ama bu kadar da aşırı olduğunu bilmiyordum! Dizinin pek çok sahnesinde konaktaki kadınları omuzlarından sarsıp “Bu erkeklere ne yedirip içirdiniz de şimdi size böyle davranmaya cesaret edebiliyorlar?!” diye bağırınasım geldi… Yazık… Üzücü…
  • Arnav’ı canlandıran başrol oyuncusu Barun Sobti gördüğüm en kötü dans eden Hitli oyuncu;) Aslında bu beni rahatsız eden bir şey değil, zira bence erkeğin kıvırtamayanı daha makbuldür. Barun’un da kıvırtamadığını, o kıvrak Hint figürlerini bir odun edasıyla yapmaya çalıştığını gördükçe, oyuncuya daha bi’ ısındım ve çok güldüm:)

Videosunu da yayınlardım da neyse skandal çıkarmayalım şimdi:)

  • …Zaman mekan tanımadan esen aşk rüzgarlarını, sonu gelmeyen şal savaşlarını, üç bölüm boyunca konuşmayan başrol oyuncusunu, kızın başımıza dert olan kalp atışlarını; önceleri “N’oluyoo len?” diye karşılasak da sonradan “Hindistan’ın temsili aşk anlatımı” olarak algıladığımız bu öğelerin hepsini tatlılıkla kabullenip “Aay çok güzel ya!” diyerek bağrımıza bastık bile…

 

  • Diziden henüz 20-30 bölüm izlemiş iken kaşıntı listem daha uzundu. Lakin dediğim gibi, zehir büyük ölçüde kana karıştı artık …

            Bu kadar kaşıntıya rağmen hala uyuz kapmayanlarla birlikte, şimdi işin masal kısmına doğru yürüyebiliriz. Heyecanlanabilir miyim biraazzzz?! 

Dediğim gibi, başlangıçta rahatsız edici şeylerden bahsetmemin asıl sebebi, canını seven kaçsın diyeydi. Gayet yoğun bir gündeme sahip iken, bu dizi yüzünden, bir anda frene basmak zorunda kalmış biri olarak insanlık namına öncelikle herkese bi’ el aman vermek istemiştim. Verdim mi, verdim. Daha da kötüleyemem caanım diziyi, köprüden önce son çıkış, tüyen tüysün… 

Hintli Darcy & Elizabeth’i izliyoruz:

√ Fakir kızkardeşler: Bu dizide, kız kardeş sayısı ikidir. Tabii ki de bu kardeşlerin ikisi de birbirinden güzeldir. Kız kardeşlerden büyük olanı Payal (Jane’in dengi) saf, sessiz, kaderine razı ve içine kapanık iken; küçük kardeş Khushi (Elizabeth) ise yerinde duramayan, neşe saçan, şakacı, iyi dans/yemek/elişi yapan, becerikli, dikkat çekici, çenesi durdurulamayan, zeki ve tüm bunlara ek olarak sakarlıkta üstüne kimseyi tanımayan karakterde birisidir…

√ Zengin erkekler: Burada erkekler yakın dost değil, kuzendir. Ama Hint geleneklerinden ötürü kardeş gibidirler ve evlendikten sonra da (evlenmeden önce olduğu gibi) aynı konakta cümbür cemaat yaşamaktadırlar. Ve tabii ki erkeklerden en zengini olan Arnav (Darcy), erken yaşta anne babasını kaybetmiş yaralı bir mazisi olan, kaba, bencil, kibirli, gelenekleri reddeden, herkesin ürktüğü, dini hiç bir törene katılmayan, sinirlendiği zaman en yaşlısından en gencine herkesin korktuğu aşırı kuralcı biridir. Kardeşi gibi olan erkek kuzeni Akash (Bingley) ise, vur ensesine al lokmasını hesabı, anasının kuzusu hesabı, kuzeni Darcy’nin eğitimli finosu hesabı, evlensem de kızın bir dediğini iki etmesem hesabı biridir:)

√ Darcy’nin hasta kız kardeşi: Bu dizide Arnav’ın hasta ablası vardır. Abla (Anjali) hem fiziksel hem de psikolojik olarak zayıftır. Arnav, ablasına aşırı bağımlıdır; sinirinin, kural tanımamazlığının işlemediği tek kişi ablasıdır. Ablası evlidir. Anjali ve eşi de, cümbür cemaate dahil olarak konakta yaşamaktadırlar.

√ Darcy’nin kız kardeşinin eski nişanlısının, Elizabeth’e yanaşması: Dizide de durum böyledir; lakin daha afilli daha janjanlı bir durum söz konusudur! Bu ‘eski nişanlı’ karakteri (Wickham); dizide de, kitapta olduğu gibi;  görünüşünün tersine, yapmacıklığın, yalancılığın, ikiyüzlülüğün ve kötülüğün timsalidir ve Darcy’nin zıddıdır. Kitapta  yanlış anlamalara ve ayrılığa sebep olan bu konu, dizide de tüm yanlış anlamaların ve ayrılıkların ana sebebi olacaktır…

√ Darcy’nin Elizabeth’i istemeyen halası: Hindistan’daki geniş aile yapısına uygun olarak, bu öğeden, dizide bir değil 2-3 tane vardır:)

√ Darcy ile evlenmek istediği için entrika çeviren diğer kız: Ee elbette, olmaz mı hiç?! Hatta, sevimli olanı sevimsiz olanı gibi çeşitlerimiz bile mevcuttur:)

√ Jane ve Bingley’in evliliğinin, başkarakterler için, önce ayrılık sonra birliktelik vesilesi olması: Evet evet evet evet, aynen öyledir… Dizide; buna ek olarak, başroller arası nefretin zirveye çıktığı zaman dilimlerinde, Akash ve Payal’in evliliği kilit konumda duracaktır…

√ Jane’nin soğuk algınlığı vesilesiyle, başrollerin zorunlu olarak aynı evde kalması: Bu ve buna benzer pek çok olay aracılığıyla, başrollerimiz zorunlu olarak (hatta birbirlerinden nefret ettikleri zaman dilimlerinde bile) birarada  durmak zorunda kalacaklardır.

√ Darcy’nin kızkardeşinin Elizabeth’e olan sevgisi: Burada da Arnav’ın ablası Khushi’yi fazla fazla sevmektedir… Böyle görümce dostlar başına;)

√ At arabaları, uzun yürüyüş parkları, kabarık İngiliz elbiseleri: Bunlar yok. Bunların yerine; berbat Delhi trafiği, Arnav’ın beyaz jipi ve egzotik Hint elbiseleri var…

√ Olaylarının ilerlemesine ve dans sahnelerine vesile olan, balo ve partiler: Ailelerin koyu Hindu olmalarından mütevellit; mütemadiyen yapılan ayinler, şenlikler, festivaller, anma törenleri ve 1-2 hafta süren düğün törenleri bu meseleyi kökünden fazlasıyla halletmektedir.

√ Darcy ile Elizabeth’in zıtlık ve çatışmaları: Tıpkı kitaptaki gibi, küçük bir taşra çevresine mensup olan Khushi kendi kendini yetiştirmiş, oldukça zeki, nüktedan ve canlı bir yapıya sahiptir. Davranışları serbest ve dili de iğneleyicidir; lakin aynı zamanda iyi niyetli ve candan bir yaradılışa sahiptir ve bir hayli de gururludur. Tüm vaktini çınçınçın konuşarak ve çevresine yardım ederek geçirir. Hintli Darcy (Arnav) ise Khushi ile tamamen zıt yapıdadır; oldukça ciddi, gururlu ve kibirli olan bu genç adam, taşra kasabasından gelen insanlara ve Khushi’ye karşı fazlasıyla hor gören ve soğuk bir tutum takınmıştır her zaman. Arnav Hindistan’da var olan kast sistemine göre bir soyludur ve sınıfının değer yargılarını aşamadığı gibi sahip olduğu güç ve paranın her şeyin üstünde olduğuna inanmaktadır.

Austen, Aşk ve Gurur’da Elizabeth ve Darcy arasında gelişecek olan tutkulu aşkı zıtlıklar ve çatışmalar üzerine inşa eder. Dizide de, davranış ve karakter açısından olduğu kadar, ait oldukları toplumsal sınıf açısından da birbirlerinden oldukça farklı olan bu iki insanın ilişkileri gurur ve önyargı yüzünden bir türlü yolunda gitmez; ancak en sonunda gerçekler ortaya çıktıkça ve ikisi de birbirleri hakkında peşin hükümlü olmakla yaptıkları yanlışları fark ettikçe bir araya gelebileceklerdir.

√ Elizabeth ve Darcy’nin kavuşmasıyla, kitabın anında sona ererek hevesimizin kursağımızda bırakılması: İşte tam bu noktada, dizi bizi adeta ihya etmektedir! Arnav ve Khushi’nin sadece kavuşmalarını değil; düğünlerini ve evliliklerini de izleyeceğizdir…

    

“Karşılaştırmalı masal anlatımı” kısmını henüz bitirmiş iken, diziyle ilgili olmazsa olmaz dediğim bir kaç noktaya daha parmak basmak istiyorum:

  • Arnav; gururlu, kibirli, taş kalpli ve önyargılı olması sebebiyle, Khushi’yi sevdikçe bu yeni duygularını gururuna yediremez ve öfkelenir. Bir süre, öfke tarafından ele geçirilmiş, devamlı Khushi’ye saldıran, zarar veren bir Arnav izleriz.   Lakin bu noktada Arnav gücü nispetinde kıza gerçekten zarar vermektedir (Kızı birinci katın camından aşağıya attı daha ne diyeyim!). İnsanların önünde Khushi’ye ettiği hakaretleri de değil Khushi, Khushi’nin on sülalesi gelse kaldıramazdı. Khushi de gururlu ve sivri dilli olunca bu ikilinin ciddi karakolluk olabilecek kavgalarına seyirci olduk. Ama kızı camdan aşağıya atsa bile, kızın parmağına iğne battığı zaman ortalığı ayağa kaldıran bir Arnav izlediğimiz için aşk ve gururun tek bünyede ki savaşını izliyorduk aslında. Arnav’ın Khushi’ye “Welcome to hell!” dediği sahneyi daha unutmadık… Bu kavgalar esnasında birbirlerine sıcak çay, kahve, temizlik kovası suyu fırlatmaları gibi şeyler artık işin en zararsız hali olmaktaydı:)

  • Tüm öfkesine ve  nefretine rağmen, Arnav’ın, zaman zaman Khushi’ye bakarken adeta “hattan düşmesi”; zaten kalbini dizginlemekte zorlanan Khushi’nin aklını iyice karıştırır. Arnav ve Khushi’nin bu ‘hattan düşme’ sahnelerini izlemelere doyamamaktayızdır;)

  • Arnav daha sonra Khushi’yi sevdiğini kabullense de, araya giren başka sebepler dolayısıyla kızdan nefret eder. Nefreti, her iki taraf için de, öfkesinden daha yıpratıcı olur.  Lakin Arnav, kıza olan nefretinden dolayı kızı duvardan duvara bile çalsa, kızdan ne bir santim uzak, ne de bir saniye ayrı kalabilmektedir.  Khushi’nin ‘pansumanını’da asla ihmal edemez…

  • Dizide ki komedi unsurunu götüren kişi Khushi’dir. Khushi yaramazlıklarını, acarlığını en ‘korktuğu’ sahnelerde bile elden bırakmaz. Taklit konusunda da hayli başarılıdır:) Khushi’nin, Arnav’ı uyuz etmek için, zırt pırt söylediği “Aaj mausam hai suhana” şarkısı da en sevdiklerimizdendir:)

  • Dizide, taş kalpli bir buzlar prensi olan Arnav’ın, Khushi’yi sevdikçe güzelleşmesi söz konusudur. Öyle ki, en nihayetinde bize “Ne kadar da güzel sevdi yahu…♥♥” dedirtecektir…

Sırasıyla:       “Öfkeli”,      “Hattan düşen”,        “Seven”,        “Çok seven” Arnav…

Bu kadar sözel bilgiden sonra artık görselliğin dibine vurabiliriz!:

  • 1) Benim hazırlamadığım, ama yaptığı videoya bakarak diziye aşık olduğunu düşündüğüm bir fanın hazırladığı, diziyi genel anlamda tanıtan başarılı bir video:

  • 2) Bu video bir kolaj çalışması değil! Direk olarak dizinin bir sahnesi! Ben bu sahneye aşığım! Bitiyorum bu sahneye yahu;) “Seni seviyorum demeden yapılan aşk itirafları” olayı vardır ya; işte bu sahne bu olayın kralıdır, ağa babasıdır:) “En iyi aşk itirafları” listeme ilk beşten giriş yapacağı kesin.  (SPOİLER BAŞI) Bu sahne Khushi’nin ablasının düğününden bir bölüm. Hint geleneklerine uygun olarak yapılan düğünde Khushi kızımız 4 performans sergileyecektir. Bu videoda ki de Khushi’nin üçüncü performansıdır. Khushi nasıl bir koreografi hazırladığını ablasına bile söylememiştir. Sahneye çıkıp da, Arnav’ın ev sahibi olduğu bir düğünde, Arnav’a meydan okuduğu anda düğünde bulunan hem kız tarafı hem de erkek tarafı şok olur! Ben de çok şaşırdım. Hatta ablası gibi ben de “Khushi yapma, kaşınma Khushi” dedim. Khushi, dans koreografisini, Arnav ile kendisi arasında geçen olaylarla süslemiş ve popüler bir şarkıya Arnav ile ilgili yeniden söz yazmıştır. Bugüne kadar değil güldüğü, gülümsediği bile nadir olarak görülmüş olan Arnav’ın ne kadar sinirleneceğini, başta ablası olmak üzere, herkes gerginlikle beklemektedir. Ben de gergin gergin izlerken, Khushi’nin “onu laptopuyla nişanlandırın” demesiyle kahkahayla kopmaya başladım. Arnav bi’ pislik çıkarmasa bari diye beklerken, Arnav’ın o taş kalbinin bile böyle bir itirafa dayanamayacağını görmüş olduk! 😉 Arnav, Khushi’nin bu gizli  itirafına, kızımızın dördüncü ve son performansına aniden müdahil olarak oldukça ‘şiddetli’ bir cevap verir. (SPOİLER SONU) Aşık olduğum bir sahne olduğu için daha kısa açıklama yazamazdım. Bekar ablam olsa düğününde böyle bir skandal patlatmak için kolları sıvardım yani sahnenin o derece hastası oldum! Ya da kendi düğünümde böyle  bir skandal organize etmeliyim! 😉 Zaten videoyu mütemadiyen izliyorum ve maalesef her izlediğimde bana yine aynı enerjiyi veriyor! Tükendim artık, bıksam da kurtulsam;)… Aşağıdaki video Türkçe altyazılı ama görüntü kalitesi düşük. Mimiklere yazık olmasın, altyazısız ama HD olarak da izleyeyim diyenler şurdan tıktık. Buyrun efendim sahne Khushi’nin:
  • 3) Bu videoda izleyeceğiniz sahne de dizide sevdiğim sahnelerden: İki dakikalık bir iş için konağa uğrayan Khushi, istemediği halde Arnav’la karşılaşır. Arnav’dan, köpeğe atsan yemeyeceği bir kamyon hakaret işiten Khushi, konaktan incinmiş şekilde çıkmaktadır. Arnav hakaretlerini tüm konak ahalisinin önünde etmiştir; lakin kimse Arnav’a gık diyemediği için, konak ahalisi şimdi Khushi’nin gönlünü almak istemektedir. Popüler bir film olan “The Dirty Picture” filminin en popüler şarkısını Khushi için canlandırırlar… (Biz olsak mezdeke açardık, Hintliler hemen bi’ klip çeviriverdiler ayak üstü.) Kadınlar, konağın altkatını eğlence mekanına çevirmiş iken, bu eğlenceli dans sahnesi, burnundan soluyan Arnav’ın ,”Evde bu ne gürültü!” diye homurdanarak altkata gelirken, Khushi’yi görünce ‘hattan düşmesiyle’ son bulur;)… Bu sahnede çalan şarkı da dinlemelere bıkamadığım, her seferinde aynı enerjiyi veren bir şarkı…

  • 4) Dizinin ünlü müziklerinden “Teri Meri” şarkısıyla hazırlanmış olan, biraz spoilerlı kolaj bir video:

Veda Notları:

>Youtube videolarını tekrar tekrar izlemekten diziye devam edemeyen biri haline gelmiş bulunmaktayım. Kendimi dizginlemesem 20 tane daha video eklerim ama burada duruyorum artık…

>Yazı uzun oldu zannımca… Ama yazının orjinal halinden ne kadar gif ve fotoğraf çıkardığımı, kaç paragraf sildiğimi bilseydiniz böyle demezdiniz… Hem bundan önce yayınladığım son yazının tarihi bir yıl önceyi gösterdiğine göre, bir senelik hakkımı toplu kullandım diyelim;)

>Eğer ben, içimdeki fangirlü adeta döverek susturmasaydım bu yazı çok daha uzun olurdu. İçimdeki fangirl her lafa girmeye kalktığında adeta kafasına vurarak uzaklaştırdım yazıdan; her seferinde “Bunları biz büyükler okuyacağız sen dur!” dedim. Şimdi odanın köşesinde ağlıyor içimdeki ergen;) Lakin içimdeki çocuk kadar içimdeki ergeni de beslemeyi kendime yol edinmiş biri olarak, arada ona da söz hakkı verdim tabii ki; ama attığı fangirl çığlıklarını, ağzının kulaklarına vardığı yerleri yazmadım. Diziyi izlerken içimde adeta baloncuk birikiyordu; çoğunu patlattım rahat ettim;)

>Şimdi gidip izlemediğim ilk 88 bölümü, sonra da kalan son 70 bölümü izleyeceğim. Yani başlangıçta uzun diye dırdır ettiğim diziye şimdilerde, bitmesin diye, takla attırıyorum…

>Nefertiti “Arnavlamak”tan bahsetmiş. Arnavlananlar; henüz arnavlanmayanları arnavlayabilecekleri gibi, çoktan arnavlanmış olan bizlerle de iletişime geçebilirler tabii ki;) Arnavlanan yada arnavlanmayan herkesi bekleriz… 😉

Dizi bittiği zaman isteseniz de istemeseniz de öğrenmiş olacağınız kelimeler: Hindistanın 2 tane resmi dili var; İngilizce ve Hintçe. O sebeple konuşurlarken cümlenin yarısı İngilizce yarısı Hintçe olan ortaya karışık bir konuşma dili kullanıyorlar. Hintçe’de (Arapça’dan kaynaklı) Türkçe’yle ortak olan pek çok kelime var; hatırlayabildiklerim şöyle: Nefret, muhabbet, aşk, beraber, çatı, perişan, lakin,v.b…  İngilizce olarak öğreneceğimiz yegane kalıp ise: What the! 😉 Eşantiyon: LaadGovernor!

Diziyi bir de biz görelim ama uğraştırma bizi diyorsanız: **EDİT** Nefertiti‘nin  ve Kore Delisi‘nin bloglarındaki yazılardan diziyle ilgili formal/informal bilgilere rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Lakin okuma yapmadan diziyi hemen izlemeye başlamak istiyorsanız 3 farklı siteden izleyebilirsiniz:
1) Yeppudaa sitesi (Çeviri devam ediyor.) (Üyelik gerekmiyor.)
2) BollwoodFanatikleri sitesi (Üyelik gerekiyor.)
3) Bollywoodtc sitesinden 1-84 arası, 85-159 arası (**EDİT** Bu site yayın hayatını sona erdirdi, lakin emekçileri anmak adına yinede hatıra olarak dursun burada 😀 RIP 😉 )

4) Kanal 7‘de “Bir Garip Aşk” ismiyle Türkçe dublajlı izlemek için TV’nizi de açabilirsiniz, internetten de izleyebilirsiniz. Bir Garip Aşk dizisini resmi sitesinden izlemek için buraya tıklayınız. (Dizi yayınlanmaya devam ediyor.)

Her iki sitedeki çevirmenler de farklı. Çevirmen konusunda titizseniz ikisini de deneyerek kendiniz bir sonuca gidebilirsiniz; lakin ben görüntü kalitesi faktörünü de ekleyerek bakınca yeppudaa’dan memnunun şimdilik…

**DEV GİBİ BİR EDİT**: Ben bu yazıyı yayımlayalı 2 yıl olmuş bile… 2 yılda köprünün altından ne sular aktı ne gemiler geçti tey tey tey… Bu süre zarfında Iss Pyaar Ko Kya Naam Doon dizisinin namı diyar diyar gezdi dolaştı da Türkiye’de de kendine ses buldu bile. IPKKND dizisi Türk kanallarında yayınlansın diye dizinin fanları evvelden epey etkinlik yapmışlardı zaten. Kendilerine direk müracaat edilmiş olmasa da bu uzaktan gelen RabbaaVeeee nidalarına kulak veren Türk kanalı KANAL7 olmuş. IPKKND dizisi, BİR GARİP AŞK ismi ile hafta içi her gün saat 16:00’da Kanal 7 de Türkçe dublajlı olarak 9 Kasım 2015 tarihi itibari ile yayınlanmaya başlamış bile. Diziyi Türkçe dublajlı takip etmek-izlemek isteyenler dizinin resmi sayfası için şuracıktan tıklayınız:) İyi seyirler Türkiye, haydi Rabbeve’niz bol ola…    

Ben dizinin aslını izlemiş biri olarak ve normalde de filmleri orjinal dillerinde izlemeyi seven biri olarak şahsen dublajlı halini takip etmeyeceğim. Amma velakin dizi Kanal 7 ekranlarında bildiğin HD yahu! Görünce gözlerim açıldı resmen 😀 IPKKND dizisinin sevdiğim sahnelerini HD olarak, hem de büyük ekranda, Bir Garip Aşk adı altında izlemeye elbette tavım 😉

**Dedikodu Editi**: “Dizi çok aldı yürüdü, önünü alamadık” diyen Hint yapımcılar diziye, dizinin orjinal oyuncularıyla, özel bir bölüm çekmektelermiş şu günlerde… Olur yani bence, çok da güzel olur 😀 😀 ❤ ❤

42 Yorum

Filed under Diziler yola çıktı geliyor..., Genel

42 responses to “HİNDİSTAN’DA RADARLARIMIZA Mr. DARCY TAKILDI! [IPKKND]

  1. HİNDİSTAN’DA RADARLARIMIZA Mr. DARCY TAKILDI! [IPKKND]

    Öncelikle diziyi Darcy & Elizabeth karşılaştırması yaparak yazmana tek kelimeyle BAYILDIM!!!

    Dizinin 398 bölüm olduğunu ilk öğrendiğimde bende aynı tepkiyi göstermiş, araya bazı sorunlar girince de seve seve askıya almıştım izlemeyi 🙂 Şimdi çok büyük pişmanlığım var o ayrı :/ Diziyi bende iki haftalık bir sürede izledim sanırım. Resmen üstüm toz tuttu 😀 Zaruri hayati ihtiyaçlar dışında pc başından kalkmadım o derece 😀

    Ama şöyle bir tespit yaptık kore-delisi arkadaşımla beraber; o kadar uzun zamandır kdrama izliyorduk ki artık konulara, senaryolara, oyunculara, mimiklere vs herşeye fazlasıyla aşina olmuştuk. Hatta aşinadan öte ezberlemiştik desek daha doğru olur. İşte o buhran anında karşıma hint dizileri çıkmıştı. İyi ki de çıktı… Boğuk sıkıcı, kasfetli ve buhranlı bir kış mevsiminden sonra cıvıl cıvıl yemyeşil pasparlak bir bahar mevsimi gibi geldi bana… ve sanırım sana da 🙂

    Bende ilk izlerken konuyu ve karakterleri tanıdıktan sonra sadece Arnav&Khushi sahnelerini izlemeye başlamıştım. Yalnız değilsin ^^

    Ama dediğin doğru daha önce hiç hint dizisi izlememişsen tam anlamıyla bir kültür şoku yaşıyorsun. Ki ben bu diziden sonra 2 adet hint dizisi bir adet de pakistan dizisi izledim+izliyorum. Kesinlikle tamamen farklı bir kulvar. Onların kültürünü yaşantılarını kendi hayatımızı ve tek tanrılı dinimizi baz alarak eleştirirsek sonsuza kadar sürecek bir konuşma/eleştiri konusu buluruz kendimize. Hindistan tamamen farklı bir evren, farklı bir kültür. Onları anlamaya çalışmak anlamsız. Sadece izle eğlen ve diğer yapımlarda göremediğimiz duygulara, huzura, ruha ve daha fazla ilişkilerin maneviyatına önem veren yapımların tadını çıkar. Çok araştırdım şimdiye kadar gerçekten dudak teması gerçekleşen 1-2 hint dizisi dışında bu olayı görmek imkansız. Öpüşmek tam anlamıyla tv+sinema sektöründe tabu.

    Sen ne güzel madde madde yazmışsın ben de yazdıklarına madde madde aynen cevap yazayım bari.. çok eğlenceli oluyor böyle ^^

    ** Dizinin aşırı bağımlılık yaptığı bir gerçek.. İlk bölümlerde yaşadığın kültür çarpması etkisi geçince ve kendini olaylara kaptırınca 7/24 hint dizileri+filmleri izleyesi geliyor insanın. Ve maalesef bir tedavisi hala yok. Bıkana kadar devam 🙂

    ** Birbirleriyle uzun uzun bakışmaları uzun uzun gösterilse de aslında gerçekte geçen zaman 10-15 saniye kadar bir süre. Hint dizilerinde ve filmlerinde bu çekim tekniği sık sık kullanılır. Sahnenin anlam ve önemi ‘Sevdiğini gördüğünde zaman onun gözlerinde durur’ dur 🙂 Mesaj gayet açık ve net.. Arnav & Khushi’de bu mesajı gayet güzel veriyordu bence 😀 😀 –Rabba Ve şarkısı diyorum susuyorum.. ömrümü yidi bu şarkı 😀 —

    ** Hele bordo gömlek+siyah yelek takımı resmen çürüdü üstünde hehehe Ama haklısın o kadar bölüm geçti karakterler düğün dernek haricinde hep aynı kıyafetleri döndürüp durdular. Barun evden tişört getireydi bare 😛

    ** Hintlilerin kıyafet anlayışları biraz farklı.. Özellikle kadınların giyim tarzları fazlasıyla geleneksel. Yani Pyarr dizisinde öyle. Ama benim gördüğüm kadarıyla pek öyle gündüz kıyafeti-gece kıyafeti ayrımı yapmıyorlar.. İlginç insanlar vesselam 🙂

    ** ‘Sanat Eseri’ yorumuna nasıl güldüm anlatamam.. Ama dediğin doğru ben kısacık saçlarımı bile toplamadan yatamazken Khushi maşallah Rapunzel gibi yatıp pırıl pırıl kalkıyordu. Sinir şey 😀

    ** Evet o boyunlarına doladıkları şalın bir anlamı var. Adını da unuttum şimdi. Bekar olan kadınlar takıyor onu.. Sanırım bir nişane gibi birşey. Anlamını henüz kimse çözemedi sanırım 😀 Öğrenirsem gelip buraya ayrıca yorum bırakacağım 😀 Ve senin dediğin gibi şal düğünce takke görünüyor hehe

    ** Diziyi izlerken bende o sözde kendi kendine konuşma kısmına çok takılıyordum. Karakterler gayet anlaşılır bir şekilde yüksek sesle konuşsalar da tam diplerinde duran kişi tüm şaşkınlığı ile ‘birşey mi dedin’ diyebiliyordu. Aslında mesaj yine çok ince; aslında karakterimiz mırıltı halinde konuşuyor ama dizi işte anca böyle çekebiliyorlar. İç sesin hakim olduğu dizilerde var.. İzledim ordan biliyorum hehe

    ** Khushi’nin efsanevi sakarlıkları ve baygınlıkları… Dizi boyunca çok kucak kucağa geldiler ama ben en çok inşaat alanındaki bayılma sahnesine bir de Khushi’nin orıçlu olduğunda tapınakta bayıldığı sahneye takılmıştım. Resmen ayakta bayıldı yahu 😀 Ayakta bayılan tek insan olarak tarihe geçti yemin ederim euhuehueue

    ** Hindistan hakkında uzun uzun araştırmalar yapmış biri olarak; Resmi makamlara bildiriliyor. Ancak bu bildiriyi yapan kesim çok az. Kast sisteminin en üst 3 basamağında yer alan kesim genelde yapıyor bunu. Bunlar: din adamları-alimler, askerler-devlet memurları ve iş adamları-esnaflar.. Bu üç kast grubu gerçekten karlı bir evlilik yaptıysa ve köklü bir aileye mensupsa bildirim yapılıyor. Yoksa kast sisteminin alt basamakları genelde dini törenlerle yetiniyorlar.

    ** Maalesef acı bir gerçek ki Hindistan erkek egemen bir toplum. Binlerce yıllık geçmişlerinde bu hiç değişmedi. Zaten çok sert bir kast sistemi olan ülkede erkek egemenliği kadınları resmen eziyor. Eğitim, evlilik ve yaşam şartları konusunda kesinlikle söz sahibi değiller. Hintlilerin söyledikleri bir söz vardır; ‘Anneler kutsaldır ama eşler hor görülebilir’ Yani erkekler aile büyüğü anne, nine, babanne, yenge konumunda bulunan kadınlara saygı gösteriyorlar -yine de son söz erkeğe ait bu arada- Ama eşler gözden çıkarılabilir olduğundan pek fazla değer görmüyor maalesef 😦

    ** Barun Sobti zaten kendisi de bütün röportajlarında bunu söylüyor ‘Dans edemeyen tek hintli erkek ben olmalıyım’ diyip gülüyor. Haklı napalım hehe

    ** Diziyi çok sevmemdeki etkenlerden birisi de nefreti de sevgiyi de sonuna kadar yaşadılar. Nefret ettikleri anlarda Arnav gözünü kırpmadan Khushi’nin elini bırakıp terastan aşağıya attı kızı, kavgalı olduklarında yüzlerine su attılar kova kova… Ve sevdiklerinde…. işte sevdiklerinde de…. o sevgi anlarında da…. fark ettim ki yazamıyorum anlatamıyorum 🙂 Yani sözün özü.. yaşatarak dolu dizgin yaşıyorlar herşeyi… yapmacıklıktan uzak, fazlasıyla gerçekçi ♥

    ** İşte bu uzun harika yorumunun en güzel yeri ‘Arnav’ın Khushi’ye bakarken hattan düşmesi’ yemin ediyorum kahkahalarla güldüm.. hunharca güldüm.. 😀 😀 Çok iyiydi… bayıldım ♥ Ve tabii ki haklısın o hattan düşme sahnelerinde bizde onunla beraber meşgul tonuna düşüyorduk 😀 😀

    ** Ve haklısın Arnav Khushi’yi ne güzel sevdi beeee… onların aşklarına aşık oldum ♥

    ** Khushi’nin Arnav’ı canlandırdığı videoda resmen yüreğim ağzıma geldi.. Anaammm dedim Arnav şimdi basacak sahneyi 😀 Ama nasıl güldürdü, nasıl yüzünde çiçekler açtırdı.. hala açıp açıp izliyorum.. bıkmadım 🙂 Veee dizinin ünlü Teri Meri şarkısı.. Diziyi izlediğimden beri sabah akşam bu şarkıyı dinliyorum.. Yolda, arabada, evde, pc başında 🙂 utanmasam 7/24 dinleyeceğim o derece aşık oldum şarkıya ♥

    ** Ve sende artık ‘Arnav-landın’ ♥ Kazan mübarek olsun ^^ Sende bu mukaddes görevi devraldın.. Blogunda bu dizinin ağına düşenleri itina ile ikna etmelisin 😀 😀

    ** Konuştukları dil beni şaşkınlıklara düşürüyor.. Nasıl bir dil kullanımıdır o.. Cümleye hintçe başlayıp, ortasında ingilizceye geçip, sonunu hintçe ile bağlıyorlar.. Yalnız öyle böyle değildir bu konuşma; cümle kalıbı yüklem özne falan hepsi takır takır yer değiştiriyor… Tuhaf hala çıkamadım içinden hehe

    Şu sıra 470 bölümlük başka bir hint dizisi izliyorum Maan & Geet… Bu dizi biricik dizimizin atası.. Yani Pyarr dan önce çekilmiş. O kadar büyük başarı yakalamış ki yapımcı ve senaristler aynı konu üzerine farklı karakterlerle yeni bir dizi çekmişler.. Konu ve karakterlerde ufak değişikliklerle çok da başarılı olmuşlar. Maan & Geet dizisini izleyince benzerlikleri, sahne oyunlarını falan anlayabiliyorsun. Ama yine de ben Pyarr dizisinin farklı tat ve kimya da olduğunu düşünüyorum. Ve Arnav & Khushi arasındaki kimya… Böyle bir şey görmedim duymadım ♥

    Ayrıca yine başka bir hint dizisi izliyorum ama bu eş zamanlı. Yani hindistanda yayınlandığı gibi bende izliyorum. Adı Rang Rasiya. Sevgili Khushi yani Sanaya İrani’nin yeni dizisi.. Mutlaka mutlaka mutlaka izlemeni tavsiye ederim.

    Çok güzel, çok detaylı ve çok başarılı bir yazı olmuş.. Bayıldım tek kelimeyle 🙂 Hint dizileriyle maceralarının devamı gelir dilerim..

    Bu kadar uzun ve güzel yazıya böyle uzun yorum yapılır işte^^ Umarım okursun hehe

    Sevgiler ♥

    • Selam sana ey Nefertiti! 😉 Böyle disiplinli, nizamlı, titiz bir yorum; insana “el emeği göz nuru” zevki veriyor… Ellerine sağlık 😉

      Darcy&Elizabeth kokusunu aldım mı benim tepemde güller açıyor zaten… Ben de benzerliği görünce bi’ ayrı bayılmıştım…

      Bu diziyle birlikte artık “bölüm sayısı” tabularımı yıktım zaten… 398, 498, 598… konu iyiyse izlettiriyor kendini, tecrübeyle sabit;)

      Dizimag çocuğu iken, yeppudayı keşfettiğim zaman da aynı hissiyat vardı. Şimdi, senin de dediğin gibi, aynı hisler canlandı… Demek ki zaman zaman kültür vizyonunu kaydırmak gerekiyor. Acaba şu Antartika taraflarının dizi sektörü iyi mi, sıraya koyalım;)

      Damat-ji sahnelerini baştan sona izleyen bi’ babayiğit yoktur zannımca 😉

      Kültür şoku, bingo! Pakistan dizisi mi, vuuuuuuw, kalite nasıl? Pakistan’ı da öğrenmek isterim ama izlenebilir bişiy olsun :))

      Karşılıklı maddeleşmeye devam öyleyse 😉

      ** Bakışma sahnesi geldiğinde RabbaVe şarkısıyla aynı anda ben de giriş yapabiliyorum artık. Tam senkron! 😉 Bakışmalara tamam, ama bari görüntü hd olaydı da biz de tam hattan düşeydik;)

      ** Ya gömlek üstü kazak kombini neydi?! Adam da fizik var giydirsenenize doğru düzgün. Ay bari aynı kazağı giydirip durmayın, tüylendi artık 0-0

      ** Şal bir yerlerini örtüyor olsa anlayacağım ama… Bi’ aydınlanabilirsek süper olacak;)

      ** Khushi bayılmaları;) Yıkılmayan Adam diye bir Türk filmi vardı. Khushi de “bayılsa da yıkılmayan kadın” olarak tarihe geçti 😉

      ** Süper oldu bu bilgi. Sağ olasın… Ama üzücüymüş… Evliliğin, bu şekilde, sadece soy-mal kavramının gereği olarak yasallaşıyor olması, kadının yerinin olmamasından kaynaklı… Yeni gelin olmuş kızı evden kovmaya herkesin hakkı var. Önce yeni gelinler için 6aylık cayma hakları felan var herhalde, ne saçmalık diye düşündüm. Sonra koskoca çoluklu çocuklu Manoromayı bile evden atmaya kalktıklarında bu işin yeni evlilikle alakalı olmadığını anladım. Lakin yapılan her harekette “kadının yeri” kan ağlıyor. Dizinin ilk bölümlerinde “çeyiz parası” meselesi vardı Payal’in. Çeyiz parası meselesi belli ki Hindistan’ın kanayan yarası. Dizide de bayaa bi toplumsal mesaj verdiler; kötü bir hareketdir yapmayın etmeyin diye. Eskiden izlediğim hint yapımlarında da çocuk istismarı ve eğitim sistemi ile ilgili sosyal mesajlar görmüştüm. Lakin toplumlarında ki kadının yeriyle ilgili bir rahatsızlıkları yok belli ki, bu konuyla ilgili bi’ sosyal mesajlaşma dertleri yok… Sırf bu mesele için şu Hindu öğretilerine göz atacağım; zira kültürü din oluşturur…

      **Aaaa, kendisinin de dediğini bilmiyordum. Hahahay süpermiş:) Ama gerçekten oynayamıyor, bildiğin sopa yutmuş gibi;) Kamera arkası görüntülerine bakayım dedim ama Khushinin Barun’un saçlarını yolduğu bir videoyu görünce daha devam etmeye dayanamadım. O neydi len?! o-o

      **”Hattan düşmeler” dizinin olmazsa olmazlarından canıııım… Oyuncuların başarısı da es geçilemeyecek cinsten:)

      **Aaah dizinin müziklerini ben de mütemadiyen dinliyordum ama bugün İstanbul’dan Ankara’ya otobüs yolculuğu yaptım (cevabım da o sebeple gecikti ssss) ve müzikleri telefonuma indirmediğim için resmen özledim ya yolda :))

      **Sen, ben, Koredelisi sahifelerce yazdık. Bİze artık “Yoksa siz hala Arnavlanmadınız mı?” demek düşer;))

      ** Maan&Geet olayını bilmiyordum, demek öyleymiş… Ama aynı versiyonu tekrar izlemektense farklı bir yapım izlemeyi tercih ederim şimdi herhalde. Eş zamanlı dediğin Rang Rasiya iyi bir aday benim için. Zira zaman kontrolü yapabilmenin tek yolu eş zamanlı dizi izlemek galiba… Ama Sanaya’yı arka arkaya izlemek de ne derece doğru olur bilemedim?

      ‘Umarım okursun’ ne demek; keyifle ve eğlenerek okudum;) Tekrar eline ve kalemine sağlık;)

      Selametle…

  2. Her zaman yorumlarımı ve blog postlarımı yazarken özenli Türkçe kullanımına ve dil kurallarına uymaya dikkat etmişimdir^^ İnci gibi yazarım ayıptır söylemesi 😀

    ** Ben kore dizilerini izlediğimde tamam çok sevdiğim oyuncular rol aldığında yada kaliteli senaryo/oyunculuk olduğunda mutlaka izliyorum. Ama açıkça söylemek gerekirse en son severek bayılarak izlediğim dizi Master’s Sun ♥ O diziden sonra 2 dizi daha izledim ama istediğim tadı bulamadım. Beklediğim 1-2 dizi dışında kore drama+film dünyasından uzaklaştım epey. Açıkçası bu boşluğu hint dizileri güzel dolduruyor. Ben memnunum yani.. 🙂 Antartika taraflarını bilemem ama daha o yörelere yelken açmadım.. Kısmet 😛

    ** Pakistan dizisi evet ^^ Ve inanır mısın bilmeme ama inanılmaz severek izledim 🙂 Başka bir ülkenin müslüman dizisini izlemek çok farklıydı. Dizinin adı Zindagi Gulzar Hai ♥ Bollywood Fanatiklerinde türkçe alt yazılı olarak var. Eğer farklı kültürler konusunda yapımlar izlemeyi seviyorsan bu diziyi bence seversin. Pakistan’da kadın olmanın, aile olmanın, evliliğin, özverinin.. kısacası bir kadının, zeki bir müslüman kadının zor hayat şartları altında önce aşkı sonra da eş olmayı öğrenmesini konu alıyor temel olarak. Konusu böyle yazarken bana bile sıkıcı geldi ama dizinin kadın oyuncusunun hayat mücadelesi ve erkek karakter ile olan iletişimleri çok hoşuma gitmişti. Ben severek izledim ve tavsiye ederim 😉 (Özel Not: Bu dizide kültür şoku daha az 😉 Dizi Pakistan’da geçtiğinden ve müslüman olduklarından dolayı yaşantıları ve kültür şoku minimum düzeyde 😉 )

    ** Hehehe bir de mavi kazak+gömlek kombinini çok giymişti 😀 Gördüğüm en sıradan giyinen erkek kahramandı 😀 Ama Maan&Geet dizisinde başrol oyuncusu erkek karakter sürekli böyle dolaşıyor. Habire üstündekileri çıkarıp duruyor 😀 😀 ( http://i.imgur.com/gjrl5QR.jpg )

    ** Hindistan geleneklerine göre çeyiz+başlık parasını kız tarafı ödüyor evlilik sırasında. Sebebi erkek hayatı boyunca çalışıp eve bakacağından evlilik başlangıcında kızın ailesi hayata başlama parası veriyor. İyi bir çeyizi olan -ve dolayısıyla zengin olan- kızlar el üstünde tutulup saygı görüyorlar. Ama Hindistan’da maalesef bizim gibi zenginlik kavramı yok. Biz de fakir, orta tabaka, kaymak tabaka ve zengin şeklinde aşamalar var iken; Hindistan’da zengin son derece zengin fakir tam anlamıyla fakir. Ortası yok yani. Ya varsın ya yoksun.

    Hindistan’da evlendikten sonra ilk bir yıl içinde ölen kadın sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Şu anda sayıyı tam hatırlamıyorum ama oran çok yüksek. Sebebi çeyiz getiren gelin -eğer iyi bir çeyiz getirmediyse- bir yıl içinde kaza ile ölüyor. Bunlar genellikle de mutfak!! kazaları oluyormuş. Hindistan’da erkeklerin birden fazla hatta birçok kere evlenmesinde sakınca yok. Ancak bir kadın boşanırsa ya ölecek yada ölecek. Zengin bir ailesi olmadığı sürece ya kötü yola düşüyor yada ailesi tarafından öldürülüyorlar. Zaten Hindistan’da kürtaj yasaklansa bile kız çocuğu sahibi olmamak için aileler özellikle de kırsal kesimde doğumdan sonra bebekleri öldürmeyi bile tercih ediyorlarmış.

    Kadın erkek eşitsizliği Hindistan’ın kanayan en büyük yaralarından birisi. Televizyon ve filmlerde halkı bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar olsa da pek başarılı olduğu söylenemez. Yani anlayacağımız hindistan dizilerde gösterildiği gibi bir hayaller ülkesi değil. Ama hakkında o kadar çok şey okudum öğrendim ki bir gün imkanım olursa gidip görmek istiyorum. Hep olumsuz şeyler yazdım ama Hindistan sadece bunlardan ibaret değil 😉

    ** Bu arada boyunlarına attıkları örtünün adı aklıma geldi ‘DUPATTA’ diyorlar. Bazı yörelerde başlarına, bazı yörelerde göğüs üzerine çaprazlama ve bazıları da boyunlarına takıyor. Sanırım hem yöresel hemde geleneksel bir anlamı var. Araştırmacı kimliğim devreye girdi. Ben bu sırrı bozarım arkadaş eheheheheh

    ** Eğer aradığın kamera arkası görüntüleri ise tavsiyem şu video olur: http://www.youtube.com/watch?v=rBiwolzQhNc Senin gördüğün saçından yakalama sahnesi sette su savaşı yapıyorlardı Barun Sanaya’nın yüzüne sıkınca Sanaya yapıştı saçlarına 😀 Verdiğim linkteki video 30 dklık bir toplama video. dizinin müzikleriyle kolajlanmış ve harikadır. Sanaya ve Barun’un nasıl güzel arkadaş olduğunu bu videolardan anlayabilirsin. Arkadaş dedim ama pek inanarak söylemedim hehehehe

    ** Hint dizilerine başlayınca gerisi geliyor. Şimdiden 3 tane şarkı aşırı derece dinlenmekten helak oldu müzik çalarımda 😀

    ** Rang Rasiya dizisini şiddetle tavsiye ediyorum. Sanaya’nın bu dizideki rol arkadı Barun’dan sonra biraz göze batsa da bence kimyaları çok uyumlu. Tabii ki Rudra (Rang Rasiya daki erkek karakterin adı) ve Paro (Sanaya’nın dizideki adı) arasındaki çatışma ve yakınlık şimdilik Arnav&Khushi gibi değil. Ama Sanaya’nın tamamen bambaşka bir karaktere büründüğünü görmek güzel. Bu arada dizinin 54.bölümü yayınlandı bu cuma günü. Yani çok yeni, çiftimiz daha yeni yeni yakınlaşmaya başladı. Ama beni koltuklardan zıplatacak sahneler çektiler… havalara uçtum 😀 ♥

    Karşılıklı yorumlaşmalar .çok hoşuma gidiyor 😀 Bak gene post uzunluğunda bir yorum oldu bu da hehehe Hadi iyisin gene ^^

    • I’m back! But first let me take a selfie (https://www.youtube.com/watch?v=kdemFfbS5H0) diyerek gecenin bu saati olmasına rağmen tam anlamıyla dırdırdırdır konuşma modumda olduğumu bildiririm 😉

      Artık ilk 88 bölümü de izlemiş biri olarak yazıyorum bu satırları ama bu konuyu burada şimdi hiiç açmayacağım, zira çok su kaldıracak bir konu bu… Sonra uzun uzun açmayı planlıyorum…

      **Sevda-ji, Kdramalarla ilgili dediğin süreç sanırım herkeste aynı işliyor. Önce aşırı bir yüklenme… Sonra tekrar eden piklerden sıkılmaya başlama… Daha da sonra, 7 sofradan yemek seçen sultan misali dizilerden dizi seçmece…;) İşin özeti, bende de durum bundan ibaret… Ama bence bunda bir sorun yok, “zamanla sıkmayan dizi sektöründen” Allah korusun yahu:) Kıta kıta gezelim, her ırktan dem alalım, hepsi aşkı anlatıyor ya sonuçta…
      Sen Master’s Sun demişsin, ben You Came From The Stars diyorum;) Hastası olduk-k-k-k…

      **Yaptığın reklam gayet yeterli benim için. Referanların güçlü:) Pakistan dizisi cepte tamam. Kesinlikle merak ediyorum o ülkeyi. Ee aşk maşk konuları da eğlenceli demişsin, tamamdır ya daha ne olsun. İlk olarak ona başlayacağım. Paralel olarak da Rang Rasia’ya başlarım. Rang Rasia’da zaten 46. bölümdeymişsiniz daha; başladıktan sonra muhtemelen 2 günde yakalarım sizi. 😉

      **Arnav’ın kıyafet sorunuyla ilgili ayrı bir post açasım var, ilk 88i izledim ya şimdi, ay öleyazdım, 300 bölüm boyunca aynı o demir tokalı ayakkabıyı giydi ya la höfff. Bari ayak çekimi yapma yönetmeeeen:(

      ** Şu an çok keyifliyim… Yani bu “kadının adı yok” konusuna böyle bir psikolojiyle parmak basamayacağım, ama daha sonra bu konuya “kafa atacağıma” söz veriyorum… (Yine de, ölümlerle ilgili dediklerinin akıl almaz olduğunu buraya not düşüyorum… ;( )

      **Dupatta:) Dupatta her ne kadar gizemini korumaya devam etse de; bugün başıma gelen tesettürle ilgili oluşan ufak çaplı krizi, elime geçen bir şalı dupatta şeklinde (khushi modeli) kullanarak çözdüm yahu! Sonra çok güldüm ama soranlara izah edemedim gülme sebebimiasdfghjklş Ama zor işmiş hakikaten, hep düşüyor;) Bu sırrı boz da gel, dupattanı kap da gel:)

      ** Video için teşekkürler, paket oldu güzel oldu:) Khushi karakterini ne kadar sevdiysem, kamera arkasındaki Sanaya’yı o kadar sevmedim! Barun ise, Arnav’dan sonra, tam bir sürpriz çıktı:) İkilinin ilişkisine ise ayrı bi değineceğim ama özetle hiç yakıştıramadığımı söyleyebilirim…

      **Artık yorumların uzunluğuyla ilgili yorum yapmayacağım ey insanlar. Keyfi uzunluğunda demek ki canım:) Dert edinmişiz ki konuşuyoruz burada değil mi yahu. Şahsen ben bayılarak okuyorum 😉 “Kısa yazmakla” ilgili; ‘benim adım Hıdır, elimden gelen budur der’ ve şimdilik selametler dilerim efenim:)

      • İlk 88 bölüm için ayrı bir post mu yazacaksın ^^ Nasıl heyecan yaptım şimdi.. Heyecanla bekliyorum 🙂

        ** KDrama hala izliyorum.. Ama şöyle adam akıllı konusu ve oyuncusu olmayan yapımlara takılmıyorum artık. Stars dizisini izleyemedim daha… Daha değil de hint dizilerinden k-dramalara geçemedim tekrar hehe ama listemde izleyeceğim inşallah 🙂 Zaten dizi sektörlerinden sıkılmasak böyle bir güzellik nasıl keşfederdik.. Zaten çok üzülüyorum Pyarr dizisini böyle çok geç keşfettiğim için :'((((

        ** Zindagi dizisi tamamen farklı bir konu.. Yaşam şartlarını falan izlediğinde bazen -hatta genelde sinir olsan da dizinin kadın karakterini ve erkek karakterini çok beğendim. Gerçek hayattan, kişilerin ilişkilerinde yaşadıkları sorunlardan.. gerçekçi kesitlerle çok güzel anlatıyor dizi.. Ben şahsen izlemeni isterim.. Tamamen farklı ve güzel bir tecrübe oldu benim için. Kendime birçok ders çıkardım diyebilirim 😉

        ** DEMİR TOKALI AYAKKABI…. Allahım her gördüğümde kusma hissi gelmişti o ayakkabıya… İçten içe üzülmüştüm Arnav’a 😀 zengin yaaa zengin işte bildiğin ama hep o iğrenç tokalı ayakkabıyı giydi 😀 Kesinlikle üzerine tez bile yazılabilecek bir konu hehe

        ** Aynı şey bugün benim de başıma geldi.. Yakın bir tanıdığımızın mevlütüne gitmiştik düşen eşarbımı hemen Khushi modeli şeklinde bağlayıverdim ^^ Ne mutlu ki bize izlediklerimizden kendimize ders çıkaran insanlarız 😀 Dupatta sırrını hala çözemedim… Bu konuyu derinlemesine araştırmak için Hindistan’a gitmeyi planlıyorum 😀

        ** Aaaa bak burada ayrı düştük seninle 🙂 Ben Sanaya İrani’yi kamera arkasında da çok sevim.. Resmen kendimi gördüm onda (özel not: evli adamlara sarkmıyorum 😛 ) Yani demek istediğim o pozitif enerjisi, neşeli tavırları.. Ben çok severim bu karakterdeki insanları.. Yeni dizisindeki rol arkadaşı Ashish Sharma’da Sanaya için ‘çok konuşuyor’ diyor hehehe Bu kıza kanım fena kaynadı.. çok sevdim çok 🙂 Barun zaten tam bir muamma.. Kamera karşısında hırhır köpekler gibiylen..kamera arkasında gayet sakin mülayim bir adam oluveriyor.. 😀 Zaten Barun’da diziden sonra yeni tanıştığı insanların -gerçek Barun’u tanıdıklarında- şaşırdıklarını söylüyor.. Çok başarılıydın be adam hehe

        Aslında o toplama bir video (o sahneleri tek tek izlemen lazım ^^ ) ve eğer tarafsız bir yorum yapmamı istersen.. Sanaya ile Barun’un gerçekten yakın arkadaş olduklarını düşünüyorum. Yani bir kadın ve erkek gerçekten arkadaş olamazlar mı? Olabilirler ve gördüğümüz gibi olmuşlar.. Tabii ki biz dizinin etkisinde kalarak videoları izlediğimizde ön yargılı düşünüyoruz. Ama bu tamamen tek taraflı gerçekleşen bir mevzu değil yani videolarda da görüldüğü gibi.. Arkadaşlığın sınırlarını iki taraf çizer… gideceğiniz noktayı bilirsiniz 😉

        ** Kesinlikle keyfi uzunluğunda :)) Rang Rasiya dizisinin her bölümü için bu kadar uzunlukta yorumlar yapıyorum forumda.. Kesinlikle insan zevk aldığı şeyleri yazarken kendinden geçiyor 🙂 Cevab-ı iadeni bekliyorum ;))))

        • **İlk 88 bölüm için taslağı oluşturdum bile. Lakin çok görgüsüz bi’ yazı olacak ya, utançtan yayınlayamayabilirim 😉

          **Ben de HDrama’ya bulaştığımdan beri vakit ayıramadım hiç KDramaya. Kdramaya geri döndüğün vakit Stars’ın da playine bas mutlaka, seveceksindir:)

          **Zindagi dizisi ile sinirlenmeye, dertlenmeye, derslenlenmeye şafak sayıyorum. Sıradaki dizim o inşallah… 🙂

          ** Ayyyy, o zıkkımın demir tokalı ayakkabısına bi’ cila bile atmadılar, ömrümü yediler. Bir de çoraplarını ayakkabının içinde filan bırakıyordu, sefillik diz boyu arkadaş! Höffff yani!!!

          **Okulda filan Hintli bir Erasmus öğrencisi bulsak şu dupattanın sırrını bir güzel ayıklardık ama dur bakalım elbet çıkacak açığa bu gizem 😉

          **Ashish Sharma’nın oyunculuğunu gördükten sonra Barun’un gerçekten yetenekli olduğunu anladım, kabul ettim… Gerçek karakterinin şaşırtmasına şaşmamalı:)
          Sanaya, Barun’un saçlarını öyle çekmeyecekti Matmazel! Harcamayacaktı Barun’u; bak hala hatırladıkça bi’… 😉
          Tarafsız yorumuna katılıyorum tabii… Bu konuda KoreDelisi’nin IPKKND yazısının yorumunda sizin analizlere ben de bayaa kriminal vakaymışçasına görüş yazdım 😉

          ** Ankara’dan eve dönüş yapmam sebebiyle cevab-ı iade gecikti ama çok birikimli döndüm ahahhay ; en son yorumda toplu sesleniş var bakınız efem 😉

  3. Tuna Fish

    Selamlar, oncelikle kalemine, ellerine, emegine saglik..Ozenle bu kadar guzel bir yaziyi bizlerle paylasmakla kalmayip bir de Mr. Darcy & Elizabeth benzetmeleri ile biz Jane Austen Book Club fanlari da mutlu etmissin.
    Dogruyu soylemek gerekirse dizinin bolum sayisi butun ovgulere ragmen hala korkutucu derece fazla geliyor gozumu. Sanirim baslamak icin bir buhran anina ya da yaz gunlerinin rehavetine ihtiyacim olacak. ( Bir de tam olarak o bahsettigin ‘dizi irkcilarindan’ oldugumu itiraf etmeliyim.)
    Ask sanirim yalnizca romantizm degil de nefreti ofkeyi kavgalari didismeleri de icerince daha tatli oluyor, o bakimdan kavga sahnelerine bayildim..
    Son olarak ise kizimiz gercekten tam bir Hint guzeli ve basrol erkegimiz ise oldukca tatliymis, hic itici gelmediler bana…
    Izlenecekler listemin ust siralarina not aliyor ve tekrar emegine tesekkur ederek, diger onerilerini guzel yazilarini bekliyorum..

    • Selamlar TunaFish;) Güzel dileklerin için çok teşekkür ediyorum ve aynılarını misliyle senin için de diliyorum… 🙂

      Jane Austen Book Club fanı mı?! Size birden çok kanım ısındı, anne diyebilir miyim?! Ahahhahayyay 😉 Buyrun gelin bir çay içelim ve “Neden Mr. Darcy?” isimli kuyuyu biraz daha derinleştirelim:)

      Bölüm sayısı gerçekten korkunç. Yazının başında, bu konuya olan, kendi tepkimi de açıkça yazdım zaten. Acıtmıyor, geçiveriyor;)
      Gecenin bu saatinde yorum yazmanın bana verdiği sapıtma hakkına dayanarak; dizi ırkçılığıyla ilgili şunu söyleyebilirim: Biz ne dizi ırkçıları gördük, onlar şimdi uluslararası fan klüp başkanları! 🙂
      Tüm bunlara rağmen yapacak bi şey yok, akacak kan damarda durmaz diyerek, “izleyeceğini biliyorum” isimli bakışımı sana gönderiyorum 😉

      Kavga gürültü konusunda 4+2 yıllık garanti verebilirim! O derece yani! 😉 Hatta diziyi izlerken bi ara “yiyin birbirinizi de siz de rahat edin biz de!” dedim 😉

      Evet, başroldeki kişiler, bir dizi ırkçısının bile eline malzeme vermeyecek kadar eli ayağı düzgün kişiler… 😉

      “İzlenecekler listesi hiç azalmayanlar” kardeşliği adına seni selamlıyor ve selametle diyorum… 🙂

  4. WordPress bana hala işkence çektiriyo, yazdığım yorumları yayınlamamakta ısrarcı ama benle boy ölçüşemeyeceğini hala anlayamamış. Pek emin olmamakla birlikte yüzüncü denememe ramak kala bu sefer oldu galiba:)

    Atarlı bir girişten sonra asıl konuma döneyim:) Toprak İşçisi yazını kaçıncı okuyuşum ama hala sıkılmadım yazını, üslubunu, resimleri, gifleri, benzetmelerini ay ben kısaca bu yazına ba-yıl-dım!!! Hele de Pyaar’la ilgili böyle blog yazıları görünce nasıl mutlu oluyorum anlatamam. Ben bu dizinin üstüne üç dizi daha izlediğim için dizi hakkında yazmak yerine aklım oyuncuların dedikodularına gidiyo birden, durduramıyom kendimi:) Ama sen sıcağı sıcağına yazmışsın okurken diziyi tekrar izlemiş gibi oldum…

    Bölüm sayısını görünce bende ilk tırstım 16 bölümlük k-dramalara alışkın bir bünyeye ağır gelir didim, didim ama gittim bal gibide izledim:) Şöyle bir durum var ki bu Pyaar en az üç kore dizisine bedel valla. Dizide yok yok, yeri geldiğinde birbirinin boğazına yapışıyolar yeri geldiğinde can ciğer kuzu sarması maşallah. Ama onların durgu geçişlerini, bocalamalarını izlemek çok keyifliydi. Seninde dediğin gibi bu kadar severek izlediğim bir diziye başkası gelipte burun kıvırınca Khushi gibi suya yatırıp tokaçlayasım geliyo:D

    Bu kadar romantik dizi bile olsa ben Khushi’ye çok üzüldüm ya. Bir kadın olarak Hindistan dünya üzerin yaşamak istediğim en son ülkelerden biri olurdu heralde. Kadınların bu kadar itilip kakılması, bu kadar değersiz olması beni çok sinirlendiriyo. İzlediğim butün hint dizilerinde erkek-kadın arasında aynı kast sistemi var. Her ne kadar Arnav sonradan yelkenleri suya indirse de başlarda çok kızdım ona. O kadar hakaretten sonra Khushi’nin yerinde başkası olsa çoktan pılını pırtını toplayıp gitişti. Arnav ”Hayatımdaki en büyük hatasın” bile dediydi yaa daha ne olsun:( Sonradan gönlümüzü aldı ama o sahneler içimde hala derin bir yaradır:D

    Bende Nefertiti gibi bu şal (Dupatta) hakkında bi sürü yazı okudum ama hala Khushi’nin şalı yere düştüğünde verdiği tepkinin nedenini anlayabilmiş değilim:D Hayır yani en azında bi yeri kapatan bişi olsa içim yanmıcak. Bunların amacı bi taraflarını örtmek falan değil toplumda kalıplaşmış hala gelen düşünce tarzından dolayı böyle tepki veriyolar bence. Yani bir nevi bu şal onların namusu gibi bişi olmuş. Misal Maan&Geet dizisinde kızın şalı uçuyo(herzaman ki gibi:)) başka bi kadın kızı şalsız görünce ”Dünyanın çivisi çıktı artık günümüz kızları şalsız dolaşmaktan utanmaz oldular” gibisi bişiler söyledi yani bu olayın özü tamamen duygusal:))

    Dizide beni rahatsız eden iki şey vardı bir Khushi’nin saçının önüne takılan siyah tokalar bide yine Khushi’nin ağır makyajı! Hele de o rujun rengi beni benden alıyodu… Halbuki Sanaya’nın doğal hali daha tatlı bence. Bide senin dediğin gibi bazen Khushi’nin saçlarına maşa yapmıyorlar mı valla bizim sokak düğünlerindeki kızların saçına benzetiyorum:) Khushi’nin saçını öyle görünce kuaföre küfür edesim geliyodu ama Anjali’nin saçlarını da bi o kadar beğeniyodum ne güzel dalgalı dalgalı…

    Fanların hazırladığı resme koptum:D Hakkaten ikilinin uzun uzunnn bakışmalarını ayrı bi olaydı. Ama başka bir dizide daha da uzuuuuun olanını görünce halimize şükrettim:D En azından Arnav ve Khushi arada mimiklerini felan kullanıp bizi sıkılmaktan kurtarıyorlardı. Yalnız bunlar saatlerce bakışmalarına rağen kimseciklerin hiçbişeyi farketmemeleride ayrı bir muammaydı. Yani biz iki dakka ne dakkası ya saniye birini kesicek olsak anında çevre gözler üstümüzde yoğunlaşır. Demek ki Hindistan ve Türkiye arasıda en büyük farklardan biride bu olsa gerek bizim yaşlılarımız bile uyanık anacım:D

    Dizi hakkında bu kadar konuşmak yeter şimdide yorumlarınıza biraz değinicem, yorum yapamıyodum diye çatlıyodum valla hazır fırsatını bulmuşum tutmayın beni:))

    Master’s Sun ve You Came From The Stars ikiside candır yaa ben ikisinide çok sevdim helede uzaylıyı daha bi sevdim;) Zaten uzaylıdan sonra daha k-drama izlemedim yenilerde pek iş yok şimdilik… Nefertiti’nin bahsettiği Pakistan dizisini (Zindagi Gulzar Hai) ben pek sevemedim açıkçası, tamam başroldeki kadın topluma inat kendini ezdirmemesini felan sevdim AMA… İzlicek misin bilmiyorum o yüzden spoi vermeyeyim:) Maan&Geet dizisi de benim gibi odun bir bünyeye fazla romantik geldi kaldıramadım…

    Ama Rang Rasiya öylemi, şu anda takip ettiğim tek dizidir kendisi. Sanaya’nın başrolde oynadığı bu dizi Pyaar dan sonra severerek izlediğim ikinci hint dizisidir. Yani kanına girmek gibi olmasın ama sende izle birkez daha katıl bize:D Şahsen Nefertiti ve senin bloğunda bir hint dizisi yazısı daha görmeyi çok isterim;))

    Aslında bi selam vermeye geldiydim biraz abarttım galiba, şimdilik sağlıcakla kalın tekrar görüşmek üzere;)

    • > Ah başarabilmene çok sevindim KoreDelisi, hoşgeldin 🙂 Sen “yorum yazamıyorum” deyince, acaba ben mi bloğun güvenlik ayarlarını kastım diye bile düşündüm. Bloğu yönetmekte acayip beceriksizim henüz, yapmış olabiliridm yani 🙂 Ama neyse ki halletmişsiniz WP ile aranızdaki problemi, tebrikler 😉

      > Övgülerinle şımardım, tişikkirlir sipirmen ;))))
      Gerçekten de Pyaar ile ilgili çok az yazı var. Ben henüz forumlara da dalamadığımdan bir tek sen, ben ve nefertitiyi biliyorum. Ama bence bizden sonra üssel olarak artacaktır yazı sayısı 😉 Evet ben tam olarak sıcağı sıcağına yazdığım için sıfır dedikodu biliyordum. Ama dedikodu işi sende, sen yürü biz geliyoruz 😉

      > Hahahha sen suya yatırıp tokaçlayadur bu elemanları ben de Khushi gibi dupattamı yandan bağlayıp “Aaj mausam hai suhana” diye çığıra çığıra geliyorum yardıma. İş bölümü önemli tabii 😉

      > Hindistan’da “kadının yeri” olayı tam bir anafor! İnsanlık değerleri adına ne varsa hepsine yutan koca bir anafor! Akıl alır gibi değil! İşin daha da hayret verici kısmı; kadının toplumdaki bu sistematik aşşağılanmasında yine kadınların başrol oynaması! O kaynanalar nedir öyle?! Bir de utanmadan “her kaynana önceden gelindi bıdıbıdıbıdbıdı” demiyorlar mı fıttırıyorum arkadaş! Sinirlendim gene homurhomurum şimdi 😦

      Sadece Khushi değil Hint dizilerindeki hiç bir karakteri (hatta bence Kore dizileri de buna dahil) bir Türk kızı yaşayamaz. O kadar sistematik aşşağılanmanın daha birinci basamağındayken biz çoktaaaan “Başlarım böyle aşkın ızdırabına!!!” deyip adamın belinde odunu kırmıştık! O sebeple pek çok noktada empati yapmaktan vazgeçtim artık, kibarca “oha!” deyip geçiveriyorum 😉

      > Bir Hintli bulursam ilk soracağım soru: Dupattanın sırrı! Hayır yani bir de şunu merak ediyorum; yüzyıllardır kullanıyorsunuz şu şalı, hala öğrenemediniz mi düşürmeden uçurmadan taşımayı. Delhi sokaklarında böyle mütemadiyen şal savaşları mı yaşanıyorasdfghjklşi 😉

      > Saç modelleri konusunda hayli bir rüküş çizgideler. Dünya trendleri konusunda gerideler. Ama bence de suç Sanaya’nın kuaföründe. Gerçi dizinin ne kostümcüsünde iş var ne de makyözünde! Senarist ve oyuncular sağolsun diyelim 🙂

      > Yahu bir de Arnav’ın nişanlısının gözü önünde saatlerce bakışıyorlar ama bu nişanlı bir kere de demedi ki “hüüooop n’oluyooo?!” Hadi aile üyelerini geçtim ama nişanlı kız fark etmez mi ya bırak ya;)

      > Ben de Master’sSun’u ve Stars’ı izledim. İki diziyi de “önerdiklerim” listesine koyabilirim ama Stars ilk10’uma girerken Masters sun giremeyecektir maalesef 😉 Yani Stars, benim için, secret garden,coffe prince vb. dizileri koyduğum bir çizgiye yükseldi, yeri ayrı:) En son onu izledim zaten, ondan sonra kaldım Hint dizilerinin içinde…
      Zindagi için içime merak tohumu kaçtı artık, izleyeceğim, göreceğim… 😉
      Maan&Geet’in IPKKND’nin aynısı olduğunu söylediğiniz için ona pek heves etmedim. Elim tamamen boş kalırsa anca sıra gelir ona.

      > Rang Rasiya için aşşağıda toplu duyuru var, ona bakınız efem 😉

      > Selamını severek aldım KoreDelisi 😉 Bunu saymıyoruz, çaya da bekleriz… 😉

      Selametle…

      • Selammmmm bi çayını içmeye geldim Toprak İşçisi;) Yok bacım wp pisluğunun yüzünden yorum bırakamıyodum onuda hallettim çok şükür;)

        Pyaar hakkında blog taraması yaptım yabancı bloglarda var ama türkçe olarak üçümüz dışında pek elle tutulur bir yazı bulamadım, izleyenler sadece laf arasında değinmiş. Benim umudum yeni izleyenlerde, iki üç blogda gördüm ”Pyaar diye süper bir dizi izliyorum” diye not düşmüşler yeni yazılar yakında piyasaya sürülür;) Cidden içtenlikle diyorum kız yazını çok beğenerek okudum yeni yazı yazıcanı duyunca da pek sevindim. Sen böyle güzel yazılar yaz tatlım ben faydasız ilim uzmanı olarak dedikodu işini büyük bir zevkle üsleniyorum:D

        Hahha Khushi elinde tokaç dilinde “Aaj mausam hai suhana” şarkısıyla idolüm oldu ya, o hallerini çok seviyom. Bu şarkı resmen dilime dolandı sinir olduğum insanların yanında olmayan sesimle söylemek istiyom Allah’tan şarkının hepsini ezberleyemiyom yoksa vay insanların haline:D

        Aynen cano bu hint erkeklerinin bir taraflarını kaldırıp göklere çıkaranda yine kadınlar. Tamam bu kalıplaşmış gerçekler bir anda değiştirilemez ama her anne çocuğuna olabildiğince saygıyı, eşitli felan aşılasa bi süre sonra toplum ister istemez değişicektir. Ama anneler maşallah çocuklarına toz kondurmuyolar, hindistanda gelin olmak çok zor yaa. Kaynanasından çekenler öfkesini gelinlerinden çıkarıyo yazık yaa:(

        Kadın-erkek eşitliği bakımından Türliye ve Hindistan arasında dağlar kadar fark var. Onlarda erkeğe karşı gelinmez, ne derse boyun eğmelisin çünkü sana bakan kişi o mantığıyla yetiştiriyolar. Bizde ise haksızlığı karşı kendini ezdirme, gerekirse sen çalış didin kendi hayatını kurtar mantığı var. Ay ne bilim yaa resmen cennet bizim ülkemiz ama kıymetini bimiyoz işte:s

        Ah tatlım sen asıl noktayı kaçırmışsın! O şaldaki asıl maharet uçmasında, bence bu şallar tamamiyle romantik amaçlara hizmet için icat edildi:) Baksana hint dizilerindeki bütün o romantik sahnelerin baş aktörü o şallar. Yani asıl uçmuyosa bi sorun var demektir:D

        Biri nişanlıma gözümün önünde böyle kur yapcak varya o kızıda nişanlımıda yolarım:D Kız resmen Arnav’ı gümüş tepsiyle Khushi’ye sundu o da dünden razıydı zati kabul etti. Hint dizileri diyip geçiyorum;)

        Master’s Sun, SJS’nin ilk komedi dizisi olması bakımından benim için önemli bir yere sahib. Yavrum yaa komedi de döktürdü maşallah, ama başroldeki kadını bir türlü sevemedim uyuz ya… Stars her yönüyle şukela bir diziydi benimde ilk 10 listeme rahatlıkla girdi, zati bu ikiliyi çok seviyodum çok şükür dünya gözüyle izledim onları:)

        Zindagi’yi izledikten sonra haber verde yorumlaşalım, bu dizi hakkında konuşamadım yaa içimde kaldı:D Çok pis eleştirilerim var seninle bir masaya yatıralım:D Nefertiti sevenler arasındaydı o da muhalefet olur tam yuvarlak masa toplantısı yaparız hahahh…

        Yine çenem düştü gidem de azcıkta RR hakkında konuşayım:D

        • Çay ikram edenlerin çok olsun bacım, hoşgeldin;))

          > Yazılar bence de artacak, yakın zaman da bir IPKKND kütüphanesi bile oluşturmamız gerekebilir. Bu güzel kütüphanede de çaylar benden dedikodular senden ve nefertitiden artık 😉

          > Hintçe’nin yapısından mıdır nedir, şarkılarda, benim de, Rabbevee’den ötesine dilim dönmüyor; halbuki de bin kere dinledim artık ama… ;(

          > Bu “kadının yeri” meselesi çok pis bi yerde Hindistan’da. Meseleyi neresinden tutsan elinde kalıyor. Konuya kafa atmaya kararlıyım ama henüz yeterli kaynak taramasına ulaşamadım…

          > Şallar romantik ve gizemli evet;)) Ama bunların kıyafetlerini gördükçe, benim gibi üşengeç bir kızın aklına gelen şey şu: Anaaaam bir ton kumaş var üzerlerinde, ütüle ütüle bitmez beeğh!!! İki saat ütü yapmaktansa giyerim ceketimi çıkarım arkadaş ya 😉 İmza: Hindistan’da doğmadığına sevinen üşengeç…

          > Ben de Masters Sun’da ki kart hanım ablayı hiç sevmem. Keşke artık oynatmasalar onu… Stars bir tane ya, uzaylıları seviyoruz;))

          > Yorumlara geç geldim; ama bir sor niye geç geldim. Zindagi’yi izledim de geldim! Kızım bana bir süre dizi önermeyin, sabah 5e kadar dizi izliyorum, bir saat uyuyup kalkıp hazırlanıyorum… 2 gündür uyumadım, yazık banaasdfghjklş ;)) Az biraz uyuyayım, sonra Zindagi için bir yazı yayınlayacağım en acilinden… Ama ben anladım senin neye uyuz olduğunu sen merak etme :))

  5. Nefertiti, Kore Delisi ve tüm Rang Rasiyacılar için toplu duyuru: Dün akşam Ankara ziyaretimin sonuydu. Otobüsle İstanbul’a dönmek beş buçuk saat sürüyor. Otobüste “Rang Rasiya’ya başlayayım da eve varana kadar bunların kavgalı gürültülü bölümleri aradan çıkmış olsun!” dedim. Dediğimi de yaptım 😉 Birinci bölümü izleyince her zamanki gibi aktı gitti. (Kdramalarda ki gibi çocukluk bölümlerini 10 bölüm sürdürecekler diye ödüm kopmadı değil!) Şimdi 50. bölümü de bitirmiş biri olarak herhalde artık bölüm sayısı olarak aynı yerdeyizdir 🙂

    Lakin henüz ilgili forumlara dalma fırsatı bulamadım…

    Sanaya gerçekten başarılıymış anladım. Ashish Sharma da Hindistan’ın Polat Alemdarı’ymış gördük anladık. Adam da sıfır mimik yahu 😦 Anca düzünden öfkelenmeyi biliyor başka da bi iş yok. Adama biraz hüzünlü bak dediler mi hemen başlıyor ağlamaya! yahu be adam dur bi ya! Az bi kalıbının adamı ol! Höff! Biraz mahzun bak diyorlar buna, bu hemen küçük emraha bağlıyor hattı: http://www.india-forums.com/images/celebrity/l_10217.jpg
    Yani tamam Arnav da sinirli bir karakterdi, ilk bölümlerde iğrenç davranıyordu ama kızı gördüğü zaman hattan düşmesiyle filan topluyordu ortalığı. Anam babam bu herifin hattan düşmesi filan da yok ;( Çok affedersin bildiğin .ok çuvalı gibi herif! Şu an “Kız bu adamı niye sevsin ki, leş gibi herif?! İki tane kası var diye mi?! İki kas için bu herife gönül vereceğime gider ağırlık çalışır kendi kendimi kol kaslarımdan öperim ulen!” modundayım. Tek umudum adamın “sevdikçe güzelleşmesi”! Adamı şöööyle üç gün ilaçlı suda mı bekletecekler, yoksa yıkayıp güneşe mi asacaklar napacaklar bilmiyorum ama adamın bir an önce pambık gibi olup acilen kıza karşı dibinin düşmesini talep ediyoruz…

    Sharma dışında diziyle sorunum yok. Gül gibi dizi 😉 Üstelik HD izliyorum, gözümün pikselleri açıldı yeminle 🙂

    Kıyafet konusunda olsun, dekor konusundan olsun bu dizi çok daha göz doyurucu… Üstelik hep “dönem dizisi” izlediğim hissine kapılıyorum; dizi o derece geleneksel çizgide akıyor. Arada bir erkekler deri ceket filan giyiyor da 21. yüzyılda çekildiğini hatırlıyorum;)

    “Dövüş sahneleri” diyeceğim ama eminim bu konuya herkes bi’ Fatiha okumuştur… Tez konusu cidden ya:)

    Aah! Bu dizide uzuuuun uzun bakışmalara izin yok! Birileri hemen fark edip laf sokuyor! Oh be, kör değillermiş 🙂 Ama 390 bölüm bakışma izledikten sonra şimdi de bana bakışmalar kısa geliyor. Niye kısa kestiler yaa, daha bakabilirdi derken buluyorum kendimiasdfghjklşi 😉

    Dizide Rudra’nın “zehirli su analizleri”ne ne tarafımla güleceğimi şaşırdım arkadaş ya! ‘He yav he he!’ dedim de izledim o sahneleri hep 😉

    Paro’nun, eteğinde ki küççücük ayna parçasından gecenin kör karanlığında kendini takip eden iki “acemi komando”yu HD olarak görüntülemesini de unutulmayan sahneler arasına ekledim ben…

    Fighting Paro! Az daha çenene güç ver ve Rudra’yı duman et lütfen… Bekliyoruz… 😉

  6. Offff şu anda ben 62. bölümü yüklüyorum..

    Bacım derhal ama derhal 55.bölümü izlemelisin.. Ben böyle güzel sahne izlemedim ♥

    İlk 50 bölüm biraz sıkıcıydı. Konuyu karakterleri bağlamaları bakımından yani. Zaten hint dizilerinde ilk 50 bölüm giriş kısmı olarak geçer hep. Esas konuya o bölümlerden sonra giriyorlar ki RRR dizisinde de aynı.

    Ben Rudra hastasıyım ♥ oğlum olursa adını Rudra koyacağım o derece aşık oldum bu isme 😀 Rudra öyle Arnav gibi çıtım pıtım bir erkek değil. Asker o asker… (sevdiceğini savunan aşırı fan 😀 )

    Ben diziyi çok sevdim ve çok severek de izliyorum^^ Günümü bu diziyi izleyeceğim diye sonlandırıyorum yemin ederim. İşte zamanı ‘dayan Sevda RR izlemene 5 saat kaldı’ diye teselli ediyorum kendimi ^^

    İlk bölümlerde Ashish ile Sanaya arasında ufak bir uyum sorunu yaşandı ama oyuncular zamanla o sıkıntıyı aştılar 🙂 Şimdi gerçekten harikalar..

    Bu diziyi neresinden bakarsam bakayım seviyorum ben ♥

    acele ile ancak bu kadar yazabildim..

    sen çabuk git 55. bölümü izle ^^

  7. Ayyy sen TR altyazılı izliyorsun dimi ^^ ben orjinal izliyorum. ingilizce alt yazıyı bile beklemiyorum. sorry canım yaaa 😦

    Ben bilemedim takip etmediğimden. ben sadece ilk 10 bölümü tr alt yazılı izledim. heyecandan meraktan hep orjinalden devam ettim saati saatine izledim hep ^^

    alt yazıyı bekleyeceksin çaresiz. bu hafta yükleyecekler inşallah ^^ kontrol ettim 51.bölümü yüklemişler bugün 😉

    • Fantastic babyyy! diyorum sana ,)

      Eyyy 50. bölüm çok rahat bi yerde bitmişti, meraktan hop oturup hop kalkmıyordum; ama şimdi 55. bölüm heyecanı sardı beni bak görüyor musun?! Bir haftada kaç bölüm yayınlanıyor ki ya? Gideyim de 51’i izleyip 55e doğru geri sayayım madem 🙂

  8. Haftada 3 bölüm yayınlıyorlar TR altyazılı olarak. Ama dizi hafta içi hergün yayınlanıyor ♥♥ izledikten sonra senden hususi bir yorum bekliyıorum ^^

  9. Len iki dakka bloğa bakmadım hemen yorumları sıralamışsınız, bende sırayla cevaplayayım bari:)

    Toprak İşçisi, Sanaya kızımız nedense hep böyle orta halli oyuncularla başrolü paylaşıyo ve bir süre sonra erkek oyuncu başını alıp gidiyo. Misal Barun da ilk başlarda sıfır mimikle oynuyodu, oyunculuk felan felaketti. Sonradan ikili birbirine alışınca Barun bi açıldı pir açıldı. Aynı performansı şimdi de Ashish den bekliyorum. Bi de şöyle bir durum var. Arnav her ne kadar ailesini kaybetmiş, sinir küpü biri olsa da ablasının, anneannesinin sevgisiyle büyümüş yoksulluk nedir bilmeden yaşamış her istediğini almış bri karakterdi. O yüzden Khushi’ye açılması çok çabuk oldu. Ama Rudra en başta sevgisiz yaşamış bir çocuk, annesi bırakıp gitmiş babası ayyaşın biri çevresinde onu koruyacak kimsecikler yok. Kaldı ki kadınlara karşı çok önyargılı büyütülmüş ve bir asker! Yani Rudra’nın Arnav gibi hemen açılması ve aşık olması imkansız baya zaman alıcak, daha doğrusu Paro’yu sevdiğini felan önce kendine itiraf etmesi lazım. Bu kasfetli aşamaları geçtikten sonra Ashish den de olağanüstü bir oyunculuk bekliyorum ne kadar başarır bilemem ama bekliyom:D

    Ay dövüş sahnelerine yorum yapmak istemiyom bak yine Rudra’nın adamı yaprak misali yere çalışını hatırladım da puhahahhahahhahahhahha…

    Bu dizi Pyaar’a göre daha gerçekçi, dediğin gibi öyle uzunnn bakışmalar yok yenge bozuntusu hemen laf sokuyo. Yalnız o yengeye çok uyuz oluyom ama laf sokmalarına hastayım tam taşı gediğine koyuyo:D Bu hint dizilerinde hep geleneksel kıyafet giyiyolar yaa daha modern kıyafet giyen bir başrol oyuncusu görmedim (tabi dizi olarak) var mıdır acaba? Du bunuda bi araştırım:D

    Kız niye dalga geçiyon bee, ben o zehirli su olayını sevdim:) Misal ilk bölümler de kız su istedi de Rudra önce kendi içti geri kalan suyu kıza verdi ya. Ben önce anlmadım artık suyu kıza veriyo pisluk diye nasıl saydırdım. Sonra da suyun zehirli olup olmadığını anlamak için içtiğini öğrenince yelkenleri heen suya indirdim:D Yanlız anlamadığım kısım şu; peki bu su zehirli olsaydı nolcaktı? Rudra pisi pisine Hakkın rahmetine kavuşurdu, bunlarda test olayı insancıl yöntemlerle oli demekki:D

    Hakkaten ya Paro karanlıkta önünü bile zar zor görürken… Tamam yaa daha daha fazla konuşup diziden soğmak istemiyorum:)

    Ben diziyi hem orjinalden hemde altyazılı olarak takip ediyom, şimdilik güzel gidiyo dizi devam et cano daha güzel sahneler gelcek;) İnşallah daha da güzellerini görürüz (Aminnn)

    Kız sen bollywoodfanatiklerin de hangi isimle izliyon senide bulak:D

    ”Ben Rudra hastasıyım ♥ oğlum olursa adını Rudra koyacağım o derece aşık oldum bu isme ” Nefertiti seni öyle iyi anlıyom ki resmen duygularıma tercüman olmussun bacım:D:D

    Bu sefer kesin gidiyom hayde sağlıcakla kalın öpüldünüz canlar;)

    • > Rudra’dan acilen en güzelinden “hattan düşme” sahneleri bekliyoruz… Diziyi güncel izlemesem, ben yemez içmez bu “kıza soğuk yapma” sahnelerini bir gece de bitirir sonra da keyfime bakardım ama gel gör ki dizi online! Başa gelen çekilir deyip, dizimizi kırıp Rudra’nın pammbık gibi olmasını bekleyecez… 😉

      > Üşenmeyen biri dövüş sahneleriyle ilgili bol gifli bir yazı yazsa ne sevaba girer! Akciğerlerimiz gülmekten göbek yapar ;))

      > Yenge elini kana bulamaya karar verene kadar ben de onu seviyordum. Yani bir “kötü” olarak başarılı ve akıllı bir kötüydü. Lakin ne zaman ki “öldür onu” dedi, beni kaybetti, hıh! ;)) Kıyafet işini araştır da gel; bir de beyaz gelinlik işine hiç girmemişler mi diye de bakıversen sana zahmet:)

      > Zehirli su olayına öncelikle bir biyolog olarak güldüm: Hadi kendisini bilinen zehirlere karşı aşıladın Rudra. İçerek test ettin suyu. Lakin her zehirin tesiri 2 dakikada çıkmaz ortaya, az bekle de içir bari. Hadi onu geçtim, insanlar yılan zehirleri vb olan organik zehirlere karşı aşılanabilirler belki ama anorganik zehirlere aşı maşı sökmez Rudra’yı değil fili bile gömer oraya… Ama Rudra tek başına 40 kişiye saldırmış adam ( http://inciswf.com/1286461796.swf ) ona sökmez ne diyeyim 😉
      İkinci olarak da Paro adına güldüm: Ben bi’ adamdan nefret ediyor olsam ve o adam suyu test ettikten sonra bardağı bana verse… içmem… Sonuçta sürahide ki su ve bardak test edildi. Suyu dökerim adama doğru, bardağı tekrar doldurur öyle içerim. Hem adam da kendini pislik gibi hissederdi. Hahaha işte bu yüzden dizi kahramanı olamıyorumasdfghjkl

      > Bollywoodfanatikleri’nde ismim “Toprak İşçisi”. Diziye devam canım, takipteyim;)

      > Sanırım Rudra’nın ismini oğluma vermek için bir 100 bölüm daha izlemem gerekebilir. Sonra size ortak çıkıp Rudra’dan pay isteyebilirim;) Sahi dizi kaç bölüm?

  10. Öncelikle hoşgeldin, blogun pek güzel, daha da uzun uzun yazılar yazarsın umarım.
    İyi ki acilen yazmışsın da ben de acilen izlemiş oldum. İlk Hint dizim olarak bu kadar isabetli bir başlangıç ancak tavsiyelerle olabilirdi zaten.
    Koredelisi’ne bıraktığın “Hindistan Barun’a 4 nikah hakkı versin” yorumuna gülmekten çatladım. Ama içten içe mantıklı bulmadım desem yalan olur hahah.
    Açıkçası ben de seninle aynı aşamalardan geçtim. İlk olarak kaşındım, bir kaç videosuna bakayım dedim. Sonra şu ilk birbirlerinden hoşlandıkları bölüme bakayım dedim. Ardından atlaya atlaya sadece çiftin olduğu yerlere bakarak birkaç bölüme daha bakayım dedim. Derken bağımlıdan öte oldum. O esrar içtikleri zamanki gibi büyülendim sanki 🙂
    Tüplü mü tüpsüz mü dalıyorlar bilmiyorum ama o dalmaların, bakışmaların sonu evin bir odası ya da köşesinde buluşmaya çıktığı için her bakışmada bende bir heyecan oluyordu. Bakalım bunun sonu ne olacak diye 🙂
    Rabba ve ile ilgili koyduğun fan caps’ini diziyi izlemeden görmüş ve çok gülmüştüm daha neler diye. Bence dizide daha da uzatıyorlar, fanlar az bile yapmış :))
    ” Normalde öyle bi’ makyajla yatılırsa, o yastık kılıfını 3 gün çamaşır suyuna bassan bile açıramazsın.” yorumun yazının en güldüğüm ve hak verdiğim yeri. Yorgunken unutulan bir eyeliner bile nelere maloluyor, o yoğun makyaja Delhi’nin nehirleri yetmezdi herhalde. Arnav’ın havuzu hiç yetmez 🙂
    Jalebiden Khushi hep sinirlenip sinirlenip yapardı hatta Arnav’ın adını bile yazmıştı ama gün geldi ve Arnav da jalebi yaptı ya, helal olsun dedim.
    Barun’u dans ederken koyduğun gif’i ne komik. Ben izlerken o bölümü başa alıp alıp yeniden izledim kaç defa. Ne komikti.
    Rüzgarlar çok komikti zaten. Mesela ortamda üç kişi varsa bile rüzgardan sadece Arnav ve Khushi etkileniyordu, 3. kişiye rüzgar yok. Ve tabii rüzgar esince aaa sevdiceğim mi gelmiş diye etrafa bakınmaları ve NK’ydi sanırım, birbirinizin geldiğini nasıl hissettiniz sorusuna Khushi’nin oluyor böyle tarzı garip bir cevap vermesi….Şimdi gidip Kore dizisi izlersem o rüzgarlar içimde ukde kalacak.
    Birbirlerinden nefret ederken bile ayrı evde kalışları ayrı olaydı zaten. Khushi’nin Lavanya’ya öğretecek bir şeyi kalmamasına rağmen evdekilerin uydurduğu bahaneleri kabullenip Arnav’ın burnunun dibinde bitip durması. En sonunda Arnav’ın iyi gel ama konuşma demesi üzerine daha çok muhattap olmak zorunda kalmaları (bkn.konuşsak daha iyiydi)
    İşte o ne seninle ne sensiz durumları, nefret-öfke-sinire rağmen ayrı da kalamama duygusu. Dizileri sevimli yapan da bu bence.Büyük aşklar gerçekten de nefretten doğuyor olsa gerek.
    Payal’ın düğünündeki dans sahneleri mükemmeldi cidden. Hem Arnav’ı güldüren taklit, hem de Arnav’ın da eşlik ettiği dans.
    Bu diziyi anlatmak için: What the!!

    • Bloğu bir yıl kadar önce açmıştım; fakat kısa yazmayı beceremediğim için yazıları yayınlamaktan vazgeçmiştim. IPKKND aracılığıyla geri dönmüş oldum. Beni böyle “uzun yaz” diye gaza getiriyorsunuz ama bilmiyorsunuz ki çok fena gaza gelebilen biriyim… 😉 Çokça hoş buldum bunusevdim, çokça teşekkürler… 😉

      Seninle Hint sektörüne girişimiz aynı şartlar altında olmuş sayılır. Benim de ilk dizim bu dizi olduğu için gayet memnunum;)

      Barun’a 4 nikah vermezlerse, bu fanlar adamın elindeki ‘tek nikahı’ da alacaklar diye çekiniyorum. Hem herkes rahat ederdi hem de toplu fan intiharlarının önüne geçilmiş olurdu! ( http://25.media.tumblr.com/tumblr_mcz5x0J7sP1rnigc2o2_500.gif )

      O bakışmalarla ilgili yazıda yazmadığım bir yorum vardı, yeri geldi madem buraya not düşeyim: Bir arkadaşa youtubeden dizinin “bakışma içeren” bir sahnesini izletiyorum. Arkadaşın tepkisi: Ohooohoo ben şimdiye üç çocuk doğurmuştum bu halaa düzden bakıyor adama yahu!
      Diyorum ya uzayda zaman kırılmaları yaşanıyordu bunlar bakışırken hahha 😉 🙂 Ama şimdi izlediğim RangRasiya dizisinde uzun bakışmalar olmuyor. Bu sefer de bende Pavlov’un köpeği refleksleri baş gösteriyor. İzin verdim bakışın uleyyn ;))

      Makyajlı uyuyan kızın sonunu her genç kız bilir;) Pastel rujuyla uyanan Khushi’yi yermiyiz biz kardişim ya;) Delhi’nin nenirleri ;)) 😉

      Jalebi yapan Arnav > tenceredeki tavuğun yumurta yapması! Çok alkışladım ben onu 🙂

      Barun’un dans edememesine hasta oldum ben 😉 O skandal havlu dansında filan “dans edemeyenlere özgü surat ifadesi” beni hep çok eğlendirdi. “Tamam tamam geç otur sen” desinler Barun’a diye bekledim hep hahahhay 😉 İster Kdrama olsun ister Hdrama olsun, izlerken kulakların Rabbavee’yi gözlerin de mekan-zaman tanımayan o rüzgarları hep arayacak… İlk göz ağrımızın etkileri 😦

      Büyükanne, Khushi’yi Lavanya’nın eğiticisi olarak işe aldırmak için Anjeli’nin bilinçaltına fikir tohumlarını atarken demişti ki “Arnav Khushi’yi görünce gerçek Hint kızının farkına varacak ve çakma Lavanya’dan uzaklaşacak.” Lakin senin de dediğin gibi Khushi’nin evde işi bitince saf Lavanya’da Khushi’yi göndermemeye aracı olarak kendi kanına ekmek doğradı. 🙂 Her şey aşıklarımızın kavuşması için 😉

      Nefretten doğmayan aşkın hikayesi 2 gün sürse bile etkisi 1 gün sürmez… Bize böyle nefretli kavgalı dövüşlü çılgın masallarla gelin 😉

      Diyorum ya bekar ablam olsa düğününde sahneye çıkıp “abla senin kayınbiraderin deli!” diye şarkıya başlayıp devasa bir skandala imza atasım var. O derece hasta oldum malum sahneye 😉 Yürek yeyip mi geldin Khushii?! Fighting Khushi! 😉

      Sevgili BunuSevdim, biz IPKKND’ de üç kişi idik, biri daha gelse de okeye dönsek diye bekliyorduk: Hoşgeldin 😉

  11. Açıkçası Jalebi yapan Arnav’dan çok, bayramlara törenlere ilgi gösteren Arnav ve hatta yüzüne daha da çok boya isteyen Arnav beni şok etmişti.
    Dans için artık söyleyenecek sözlerin bittiği noktadayız. Ama dişinince Khushi Arnav’ın için ne danslar yaptı, hatta en son bekarlığa veda partisindeki özel performansından sonra Arnav’ın da bir atak yapması lazım gelmişti.
    http://www.youtube.com/watch?v=ImkZFAEJ1IM (0:46’daki bakışa davet ediyorum efem herkesi)
    Yalnız Salman Khan dansı yapıcam diye ısrar etmesine gerek yoktu, başka basit bir şey de yapsa biz onu severdik böhüüü (Hayal kırıklığım çok feci)
    Şu an Rabba ve’siz ve onu geçtim Arnav’sız herhangi bir şeyi izlemeyi reddediyor gözlerim ama ilerleyen zamanlarda bu saplantımı aşabilirsem sizin sevdiklerinizden bir Hint dizisi daha patlatabilirim. Rüzgarlı, bakışmalı bulursanız haber ediverin 🙂
    Kore blogları aleminde her zaman uzun yazı makbuldür, sen gönül rahatlığıyla gaza gelebilirsin hahah 🙂
    Evet IPKKND ekibinin dördüncüsü oldum, haydi bakalım ben başkalarının da bu güzelliği fark edeceğinden eminim.

    • Arnav sonlara doğru suda bekletilmiş kuru incir gibi ballandı da ballandı ;))

      Ya da o Salman dansını Khushi’ye özel olarak odada yapsaydı bi’ nebze daha sempatik olabilirdi; ama tribünler doluyken o havluyla filan cıkcıkcık… (0:46’ya yaptığın davete icabet ettim efem>.<)

      Yeni dizi için acele etme zaten… Daha youtube videolarının etkisinden kurtulma zamanın gelmedi. Biraz daha sürüneceksin kliplerde 😉 Ondan sonra rüzgarlı dumanlı bi' şeyler ayarlarız sana diyecem ama bende henüz üçüncü dizideyim 🙂

      IPKKND'nin ilk 88 bölümüyle ilgili bir yazıyı taslaklarda başladım. O çok uzun olacak mesela, şikayet etmeden okursun artık 😉

      Bence de IPKKNDcilerin sayısı üssel olarak hızla artıyor…

  12. çok tatlı bir diziydi. postunda diziyi iyice ballandırmış dizinin üstüne cila gibi oldu. ellerine sağlık 🙂

  13. gelincik

    dizinin bitmesine son 80 bölüm kaldı ve ben neden 1080 bölüm kalmadı diye delirmek üzereyim.hayır ben birbirine yakışan çift gördümde..bu kadar yakışanını yeni gördüm..korelilere sempati duyacağımı sanmazdım duydum hemde pek çok..şimdi bide hintliler çıktı başıma..daha doğrusu arnav-jiiiiiii…
    sizleri okuyunca yalnız olmadığımı görmenin rahatlığını yaşamadım değil.paylaşmak istedim hislerimi 🙂

    • Bölüm sayısı 100ün altına düştüğü zaman insanın eli gitmiyor izlemeye, kıyamıyor kimse 😀 Yani sadece diğer konularda değil bu konuda da yalnız değilsin 😉
      Ama izle gitsin derim, ne de olsa daha youtube videoları felan derken ikinci kez izleme işlerine gireceksin. El mahkum… 😀

      • gelincik

        evet bu gidişle 2.kez izlemek şart oldu çünkü doyamadımm doyamam gibi de geliyor…kaldı 40 bölüm bitince çukura düşmüş kurtulmayı bekliyor bi halde olacağım sanki :)hayır bide barunun evli olması gerçeği suratıma şaplak etkisi yarattı..nedenleri niçinleri sorgular oldum..bulaşmasaydım iyiydi hani..şimdiden youtube videolarında arnav kushi ve barun sopti li videolar izliyorum..Tanrım yeniden bi ergen vakası yaşıyorum :)bi hintlinin bu kadar yakışıklı olması inanılmaz bişey..o nasıl bakışlardır o nasıl süzmelerdir ..bi nevi günaha davet :).ama sanki sonlara doğru aralarındaki o yoğun çekimde azaltma girişimleri gördüm..sanki bi müdahale olunmuş..evlendikten sonra o başlangıçtaki tutku..aynı şekil devam etmiyor gibi.atlaya atlaya kalan 40 bölüme şöyle bi bakındım..umarım yanılıyorumdur..bu ikisinin elektriğini kesmeye güç yetmez yetemezzzz 🙂
        arnav-jiiiiiii..seviyorum seni..:))))

        • gelincik

          bu arada diziye dair yazınız muhteşem..diziye dair neler yazılmış bakınayım derken nefertinin blogunu gördüm ordan da burayı..hem kendisine hemde size teşekkür borçluyum.teşekkürler böylesi hoş duygu aktarımları için.:)

        • Gelincik sen yorum yapalı bir ayı geçmiş O.o Nasıl olduysa cevabım bu saate kalmış:(
          Bu zamana kadar sen çoktaan diziyi üçüncü tekrara dönmüşsündür, hatta artık iyileşiyorsundur 😀
          Yazıda ortak hisler paylaşabilmemize sevindim…
          Ben de teşekkür ederim 😉

  14. Geri bildirim: Ders Kodu: IPKKND101 / Ders Adı: Iss Pyar Ko Kya Naam Doon’a Giriş I | Çekil, Acil Yazmam Gerek!

  15. Yaren Aydın

    Merhaba şuan psikolojimi tarif edemiyorum ben yazı ve yorumları okuyunca bana bi tek siz yardımcı olabilirsiniz bunu çok ıyi anladım. Kanal 7 de anneannemin nefes almadığı her eve gelişimde Khushi mi izliyorum sende gel dediği dizi ilk başta kücümsedim hatta diziyi böyle yaparlar işte adamı 2 günde 405 bölümü izledim yemeden içmeden finallerinde bitip tatile girmiş olmanın rahatlığıyla.Ama şimdi sürekli diziyi düşünüyorum yorum okuyorum sevdiğim sahneler ı tekrar tekrar açıp izliyorum hatta tekrar başlamayı düşünüyorum izlemeye ama bu sefer sindire sindire her repliği ezberlercesine😯bu doğal bi ruh halimi? Burda kalsam mı bi süre yoksa kendime yasaklasammı diziyi ki bunun mümkün olduğunu sanmıyorum.Yardım edin lütfen 😯

  16. Ümmühan

    Dizinin bölümlerini hangi siteden izliyorsunuz? Ben açamıyorum bi türlü😔

  17. eylüull

    arnav ile kushi’nin evliliklerine son 10 gün kala, 6. ayın sonlarına yakın olan bölümler hangi bölümler. Arama yaptım ancak bulamadım.

  18. ERGEN KIZ

    HİNDİSTANDAKİ ARNAV GRİBİ.SENE 2015.BU TEDAVİSİZ GRİBE TUTULDUM.LÜTFEN YARDIM EDİN.PANZEHİR İSTİYORUM.TÜM OFSAYT DURUMLARINA RAGMEN BEYNİM VE KALBİM BU DİZİDEN VAZGEÇMİYOR.İMDAT KIZLAR BANA Bİ ÇARE….

  19. Çok harika bir kitapta bence 🙂 🙂

  20. Bence tek sözle harikaydı 🙂 özellikle arnav ve khuşhi. Sahneleri

  21. ASABİ

    Evet sizin yazınız 2014 lerde imiş geçte olsa bende bir şeyler yazayım istedim.Çocukluğumdan beri hint flimleri hayranı biri olarak şunu söyleyebilirim ki ıpkknd benim için 1 numara. Ama şu da bir gerçek Maan,Arnav ve Rudr aynı karakterler.Sert ama bir o kadar sevgiye muhtaç bir o kadar güçlü ve kendilerinden hep başka bir adammış gibi bahsediyorlar.Arnav Sing Raizada asla kaybetmez.Maan Sing kurana her zaman başarır.Rudra Prataw Ranavat asla kanmaz.Hep te üç isim niyeyse.
    Kızlarda aynı Geet,Kushi ve Paro güler yüzü,çok konuşan,becerikli.
    Kızlar diziye hep acınası durumlarda başlıyorlar başlarına gelmeyen kalmıyor ve her ne hikmetse dizilerin en başından itibaren bu adamlar hayatları bahasına bu kızları hep koruyor.Bu güzel kızlar yine aynı şekilde erkeğin aile bireyleri tarafından hep sevilip korunuyor.
    Her diziyi defalarca seyretmeme rağmen Arnav ın yeri hep bambaşka.
    Flimler de en şık erkek bende Rudra.Rang rasiha çekimlerinde de daha fazla farklı mekan kullanılmış.Zaman kavramını daha uygun kullanmışlar.
    Ben her 3 flimi de kesin seyredim derim

  22. safiye

    BEN İNTERNETTEN TAM OLARAK 3 KEZ İZLEDİM 102 BÖLÜM OLARAK VAR FİNALDE HİNDİSTAN GÜZELİ OLUYOR KUSHİ AMA ARADAN 3 YIL GEÇİYOR VE 3. YIL DÖNÜMLERİNDE ÇEKİLEN BİR VİDEO DÖNÜYOR İNTERNETTE BEN BU YENİ BİR BAŞLANGIÇ DİYE DÜŞÜNMÜŞTÜM FAKAT DEĞİLMİŞ EN AZINDAN TÜRKÇE OLARAK BULMAM MÜMKÜN DEĞİL ARAŞTIRMALARA DEVAM EDİYORUM DİLERİM YENİ BÖLÜMLERİ YAYINLANIR .HOŞ ZOR BİR İHTİMAL ÇÜNKÜ BARUN SOBTİ BAŞKA BİR PROJEDE YER ALACAK 2016 YILI İTİBARİYLE. 😦

Toprak İşçisi için bir cevap yazın Cevabı iptal et